Pazartesi, Şubat 26, 2007

Aşık Kalpler

En son kendime moral olsun diye pasta yapacağım demiştim hatırlasınız. Evet moral oldu ama aldığım yorumlar çok daha büyük moral verdi. Çok teşekkür ediyorum sizlere.
Kaplama ise; Sünger Bob pastasında yaşadığım hayal kırıklığından dolayı güzel arkadaşım Betül'ün "bir de hazırı ile dene" diye gönderdiği şeker hamuru ile kapladım. Gerçekten işimi o kadar kolaylaştır ki anlatamam. Bunu yaparken gönderdiği mutfak önlüğümü de kullandım tabi. Buradan kendisine hediyeleri ve güzel dostluğu için tekrar teşekkür ediyorum.

Modelleme konusuna gelince; arta kalan hamurum vardı, kitreyi suda beklettim ve o su ile yumuşattım. Sanki bir fark göremedim. Bank yamuk oldu. Bir türlü düz olmasını sağlayamadım. Altına destek koyarak kurumasını bekledim ama sonrasında yine çöktü.
Basit ve sevimli kalpcikler aslında. Sanırım onları saklayacağım.
Gözbebeklerini ve kirpiklerini şeker hamuru ile yaptım. Bunun için gıda kalemine ihtiyacım var.
Kekini yine Pastacının pastasını kullandım. Ben bu keki çok seviyorum da. :) Sadece 4 yumurta ile yaptım ve o oranda malzeme miktarını azalttım.
Arasına da çikolatalı Cream Ole kullandım.
18 cm iki çemberde pişirdim kekleri. Üstüste gelince yüksek bir kek oldu.
Henüz kendileri dolabımda ikamet etmekteler. Kime kısmet olacak bilmiyorum. Kendi başına kesip yemek olmaz değil mi? Birilerine hediye götürmek gerek.
İyi haftalar sizlere.
Sevgilerimle...


Şeker hamurlu pasta denemelerimin ilki :)


Perşembe, Şubat 22, 2007

Havuçlu Tırtıl Kek

Mutfağın bir köşesinde gözümün içine baka baka duran 11 tabak beni çok rahatsız etmeye başlamıştı. Sevgili komşularımdan aşureler geldi o tabaklarda. Boş vermek de olmaz tabi. Ben de topluca dağıtayım diye kek hazırlığına koyuldum. Kendi göz kararıma göre yaptım. O kadar tarif gürünce insanın göz kararı da gelişiyor demek ki.
Reklam olsun diye demiyorum ama tadı gerçekten nefis olmuştu.

Sonra kek yapmışken, biryerlerde gördüğüm bu görüntüyü oluşturayım da güzel bir şekilde sunayım sizlere dedim. Belki acil doğum günü pastası olarak yapmak isteyenler olabilir.
Ben beceriksiz tabi yine yapamadı kaplama işini. Yani istediğim gibi değildi. Ama çok yorulmuştum ve uykum gelmişti. Sabırsızım sanırım. Gece yaptığımdan sarı spotun altında resim de çirkin çıktı tabi.
Bu şekilde dolaba sığdırmam zor olacağından bozdum hemen.
Belki birazdan bozacağım diye çok özenemedim. Zaten yaparken de siteye bu şekliyle eklemekten çoktan vazgeçmiştim. Ama Naile fikir olması için ekleyebilirsin dedi.
Tüm bu kusurları görmeyip, sizin daha iyi yapacağınızı tahmin ederek tarife geçeyim.
Malzemeler:
  • 1 su bardağı şeker
  • 4 yumurta
  • 1 su bardağı yağ
  • 1,5 -2 su bardağı kadar un
  • 2/3 su bardağı ceviz
  • 5 orta boy havuç
  • 1 pk. kabartma tozu
  • 1 pk. vanilya
  • 1/2 çay kaşığı karbonat
  • 3 tatlı kaşığı tarçın
  • 1 tatlı kaşığı kadar muskat rendesi(hint cevizi)
  • bir tutam tuz

Yapılışı:

  • Yumurtaları, vanilya ve şekeri iyice çırpalım. Yağı ekleyip karıştıralım. Ceviz ve rendelediğimiz havuçları, arkasından geri kalan malzemeleri ekleyip, yağladığımız kek kalıbında 175 derecede pişirelim.
  • Üzeri için ise krema yapmaya bilirsiniz. Ben süt kreması, labne ve pudra şekerini çırparak hazırladım. Kürdan ucu ile de yeşil gıda boyası kattım. Pek sevmesem de başka seçenek bulamadım.
  • Portakal kabuğu ve bonibon ile göz yaptım. Kalan şeker hamurum vardı. Onu da renklendirip ayak, ağız ve antenlerini yapmaya çalıştım.

Aslında çok zamanımı almadı. Dediğim gibi acil doğum günü pastası olabilir.
Hafta sonu bu beceriksizliğimi telafi etmek ve kendime moral vermek için tekrar kek yapma işine girişeceğim. Lakin kek yediğim en güzel havuçlu kekti. Ben kuru keklere muskatı çok yakıştırıyorum.

İyi hafta sonları.

Sevgilerimle...

Tavsiyem

Benim kek kalıbım biraz büyük olduğundan 4 yumurtalı kek az kabardı. O nedenle dik tutmakta zorlandım. Yumurta miktarını ve diğer malzeme miktarını artırarak yapmanızı tavsiye ediyorum. Kekin yüksekliğinin çok olması dik olarak durmasını kolaylaştıracaktır.


Yukarıdaki şekil de nasıl keseceğiniz ile ilgili.

Resim http://www.bettycrocker.com sitesinden alınmıştır.

Pazartesi, Şubat 19, 2007

Kalbinde Çiko Var

Bu ayki etkinliğin ev sahipliğini yapan Ayşenur'a öncelikle teşekkür ediyorum. Onlarca birbirinden güzel kek tarifini birlikle göreceğim için çok mutluyum. Güzel bir arşiv olacak.
Kek deyince onlarca çeşit geçiyor insanın aklından. Ne yapacağıma son güne kadar karar vermemiştim. Hafta sonu yeni aldığım sufle kablarımla bir şeyler yapayım istedim. Beğenmezsem başka bir şey yapacaktım. Normal ölçünün yarısını yaptım ki başarısızlıkla sonuçlanırsa ikincisine yer kalsın dedim. Hürriyetin ekinde gördüğüm bu pastayı yapmak istedim. Benim de ikinci kek yapmama gerek kalmadı böylece.
Malzemeler(4 kişilik)
  • 5 yumurta
  • 175 gr bitter çikolata
  • 100 gr tereyağ
  • 125 gr tozşeker(pudra şekeri kullandım)
  • 75 gr un
Yapılışı:
  • Çikolata ve tereyağı benmaride eritelim.
  • Yumurtaları ayrı bir kapta uzun uzun çırpalım.
  • Elenmiş un ve şekeri ilave edip yavaş yavaş karıştıralım.
  • Erittiğimiz çikolata ve tereyağı da ekleyip homojenize olana dek karıştıralım.
  • Yağladığınız sufle kaplarına paylaştıralım.
  • Buzdolabında yaklaşık 1,5 saat bekletelim.
  • Fırınımızı 200 derece ayarlayalım ve dolaptan kalıplarımızı çıkaralım. 10-15 dk bekletelim.
  • İyice ısınmış olan fırınımızda 7-8 dk. pişirelim. Dikkat bu süreyi sakın kaçırmayın. Yoksa içi pişebilir. Bir gece öncesinde hazırladıysanız, 10 dk. pişirebilirsiniz.
  • Pişince kenarlarını bıçak ile ayırın ve bir kaba düşürmeye çalışın.Sıcakken servis yapın.
Not: Farklı tadlar için karışıma karabiber, kırmızıbiber, muskat da ekleyebilirsiniz. Tabi birer tutam. Ben sade denemek istedim şimdilik.
Aynı zamanda bir gece öncesinde de hazırlayıp ertesi gün misafirlerinize sıcak sıcak pişirip ikram edebilirsiniz.
Bu tatlının adını da ben koydum. Erimiş çikolatalı yumuşak kek normal adı.
Dener ve beğenirseniz afiyet olsun sizlere.
Denemek istediğim bir tarif daha vardı. Onu da bu akşam yapmayı düşünüyorum. Haftaya eklerim güzel olursa. Farklı bir şekil vereceğim. Bakalım olacak mı?
Sevgilerimle...

Perşembe, Şubat 15, 2007

Ispanak kavurma ve Şam Tatlı

Bu aralar pek tembelim. Yeni şeyler yapamıyorum, yaptıklarım da daha önce eklediklerim oluyor. Bazılarını da bu kadar basit bir şey ekleyemem diye dikkate dahi almıyorum. Ama sayfamı güncel tutmayı da seviyorum. Ben de bir kenarda zor günler için bekleyen bu tarifleri ekleyeyim dedim.
Ispanak kavurması; hem çok pratik(ıspanaklar önceden yıkanmışsa tabi) hem de çok lezzetli. Yanında da bulgur pilavı olacak tabi.
Ben ıspanakları yıkayıp bitirince işimin bittiğini varsayıyorum. Etli, tavuklu ve de sade olarak yapabilirsiniz.
Yapılışı şöyle:Az yağlı kıymayı biraz su ve yağ ile kavuralım. Kıydığımız soğan, yeşil biberi bir kaç diş sarımsağı da ilave edelim. Soğan ve biber diriliğini kaybedince domates ekleyelim. 2-3 dk. pişmeye bırakalım. Sonrasında salça ve baharatlarını atıp karıştıralım en son da doğradığımız ıspanakları ekleyip karıştıralım. Ispanak çabuk piştiğinden çok fazla bekletmeye gerek yok. Üzerine de sarımsaklı yoğurt ve tereyağlı kırmızıbiberli sos. İşte bu kadar.

Bu şam tatlı(bazıları şambalı diyor sanırım) işyerindeki aşcımız Emine teyzeye ait. Sabahları ben gelmeden önce, Zeynep ile birlikte sitemi incelerler. Geçenlerde bu tatlıyı yapmış ve siteme eklememi rica etti. Ben de seve seve kabul ettim.
Şam tatlı bana çocukluğumu hatırlatır. Fırına ekmek almaya gitmek bir dönem benim görevimdi. Hep aynı köşede duran, cam arabada şam tatlı satan biri vardı. Yemek isterdim ama annemin izin vermediğini düşünerek almazdım. Pek uysaldım çocukken. Annemin sözünden hiç çıkmazdım. Bu tatlı da o cam arabadaki kadar güzel görünüyordu açıkcası. Ama bademleri eksik bunun değil mi? Çok lezzetli olmuştu bu tatlı. Emine teyze bu işi biliyor hanımlar. 150 kişilik yemekleri dahi çok güzel yapıyor. Kalitesi hep aynıdır.
Malzemeler:
  • 1 yumurta
  • 1/2 kğ irmik
  • 1/2 su bardağı yağ
  • 1/2 su bardağı yoğurt
  • 1/2 su bardağı şeker
  • 1 su bardağı su (yaklaşık)
  • Limon kabuğu rendesi
  • 1 pk. kabartma tozu
Yağ ve pekmez(temsinin altına ve hamur üzerine sürmek için)
şerbet (yaklaşık 1/2 kg şekere 500 ml su)
Yapılışı:
  • Su hariç tüm malzemeler karıştırılır. Su en son ekleyelim. Akışkan bir hamur olmalı. Yaklaşık 1 su bardağı su. Gerekiyorsa su ilavesi yapabilirsiniz.
  • Tepsimizin altına, yağ ve pekmezi karıştırıp sürelim. Hamurumuzu tepsiye boşaltalım. Hamurun üzerine de yağ ve pekmezi karıştırıp elimizle sürelim. Fırınlayalım.
Şerbetini hazırlayalım. Bu sırada da fırından çıkan tatlı soğusun. Şerbet sıcakken ilavesini yapalım. Yani mantık birinin sıcak, birinin soğuk olması. İrmiğin su çekerek şişeceğini düşünerek geniş bir tepside yapmanızı tavsiye ederim. Örneğin dikdörtgen borcam olabilir. Ben Emine teyzenin verdiği ölçüleri yarıya indirdim. O da göz kararı yaparmış gerçi. Tam ölçü ile 25 kişilik tatlı çıkıyor neredeyse.

Not:(Not eklemek de alışkanlığım oldu :) ) Hafta sonu malum etkinlink için denemeler yapacağım. Komşular yaşadı. İki buçuk kişi tüketmekde zorlanıyoruz da. Ama ne yapacağım konusunda kafam çok karışık. Pazartesi güzel bir tarif ile burada olmak umudu ile iyi hafta sonları sizlere.
Sevgilerimle...

Pazartesi, Şubat 12, 2007

Kalp Kek ve Bonbonlar(Browni)

Cumartesi günü ortaokul arkadaşım Hatice beni ziyarete geldi. Kendisi Mersinde yaşadığından pek görüşme fırsatımız olmuyor malesef. Bazı yanlış anlaşılmalar sonucu geç geldi biraz ama 3 saat nasıl geçti ben de bilmiyorum. Başladığımız her konuyu yarım bırakarak başka konulara geçtik. Ne çok şey vardı anlatacak. Güzeller güzeli arkadaşımı çok özlemişim. Kaybettiği üç çocuktan sonra tutunduğu Ekrem ile Utku çok güzel oyunlar oynadı.
Hatice tipik bir yengeç burcu kadınıdır. Pek bilmiştir kendileri :D Bunu okuyunca "Tijen" modunda "Rabiaaaa" diyebilir.
Ben de dünkü çocuğum(!), Hatice su börekleri yaparken, ben sigara böreği yapmayı bilmezdim. Haticeye farklı bir şeyler sunmak ya niyetim, fakat zamanım da yok, ben de klasik bir browni yapayım, kalp kalıp ile kesip şık bir sunum yapayım dedim.
Yanına da Kıtır Poğaca ile geçen haftadan kalan Kurabiyelerimden ikram edersem bu iş olacak dedim kendime.
Browni malzemelerini vereyim ...
Malzemeler:

  • 5 yumurta
  • 150 gr erimiş çikolata
  • 120 gr. margarin(oda ısında bekletilmiş)
  • 1,5 su br. un
  • 1,5 su br. şeker
  • 1 pk. kabartma tozu
  • 1 pk vanilya
  • 1 yemek kaşığı kakao
  • 1 tatlı kaşığı * Suriye kahvesi ve 1/2 çay bardağı su(aroma için kullandım)
  • Üzerine 200 gr(1 kutu) süt kreması ve 200 gr çikolata(ben 150 gr kullandım)

Yapılışı:

  • İlkin dikdörgen borcamımızı yağlayıp kaldıralım.
  • Yumurta beyazlarını ayırıp köpük köpük olana kadar çırpalım.
  • Ayrı bir kapta margarin, vanilya ve şekeri iyice çırpalım
  • Yumurta sarılarını ilave edip tekrar çırpmaya başlayalım.
  • Benmaride erittiğimiz çikolatayı ve aroma için yarım çay bardağı su ile 1 tatlı kaşığı Suriye kahvesini karıştırdım onu da ekledim.
  • Sonrasında elediğim ve karıştırdığım kakao, un ve kabartma tozunu da ilave ettim. Ve plastik spatula ile karıştırmaya başladım.
  • Son olarak da yumurta beyazlarını ilave ettim. Yavaş ve aşağıdan yukarıya doğru karıştırarak.
  • Önceden ısıttığım 175 C de fırında pişirdim.
  • Kek pişerken kremamı kaynattım ve kıydığım çikolatayı içine atarak erittim. Katılaşması için biraz beklettim.
  • Brownilerin içinin ıslak olması için çok fazla pişirmemek gerekiyormuş.
  • Kek piştikten sonra geniş bir tepsiye ters çevirdim ve kalıp ile kestim. Sonra da çikolata sosa batırdım. Ve üzerine inci şekerlemelerden birer tane koydum.



Keki kalıp ile kesince geriye kullanılmayacak küçüklükte parçalar kalmıştı. Çikolata sosum da arttı. Bunları birbirine iyice karıştırdım ve biraz dolapta bekletim.
Görüntü truff u hatırlatınca hemen yuvarlamaya koyuldum. Tekrar çikolata eritmeye mecalim kalmadığından fıstık ve hindistan cevize batırdım. İçlerine birer fındık ya da fıstık koymadığıma çok pişman oldum. O an için yetiştirme telaşından ve Utkunun elinden kaçırma uğraşlarından dolayı aklıma gelmemişti. Böylece tabağa koyacak yeni bir şey çıktı ortaya.
Kalan kekler ve bonbonlar, ertesi gün yemeğe aldığım Nur ablalara(Utkuya bakan komşumuz) dahi yetti. Çok sevildiler.
Bu arada Hatice Kıtır Poğacalarımı çok sevdi, hemen tarifini yazdı. Yemek sitem olduğunu bilmiyordu, telefonda görüşürken bu tür ayrıntılara girilmiyor. Kahveyi çok sevdiğinden brownileri de pek sevdi. Kurabiye için de bazı püfler aldı. Ben de kendimi bilmiş hissettim açıkcası. Büyümüşüüümmm. Kendime çok güldüm.

İyi haftalar diliyorum sizlere.
Sevgilerimle...

*Suriye kahvesinin Türk kahvesine göre daha yoğun ve acı bir aroması var. O nedenle kullandım. İsterseniz Türk kahvesi kullanabilirsiniz. Hiç kahve de koymayabilirsiniz.

Perşembe, Şubat 08, 2007

Kıtır Poğaça

İlk defa görenlerin hayretle baktığı, yedikten sonra tadını çok beğenip, eşini tarifini alması için tembihleyenlerin olduğu, güzel ve de farklı bir poğaça.
Çok bilinir, bir çok site de bulabilirsiniz ama ben nereden aldığımı hatırlayamadım. Sanırım asıl tarif Oktay ustaya aitmiş. İstek üzerine tarifini veriyorum.
Malzemeler:

  • 1 su bardağı yağ
  • 1 su bardağı yoğurt
  • 1 pk kabartma tozu
  • tuz
  • aldığı kadar un
  • İçine; peynir-maydanoz-karabiber
  • 1 yumurta
  • Yeteri kadar galeta unu

    Yapılışı:
  • Yumuşak bir hamur yoğurulur. (Benim hamurumun pütürlü bir görüntüsü oluyor)
    Hamuru dinlendirmeye gerek yok. En azından ben öyle yapıyorum.
  • Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar kopararak elinizde açıp, peynirli harçtan koyup kapatalım. Ben önce bu işlemleri yapıyorum.
  • Arkasından bir yumurtayı iyice çırpıyorum. Sonra hazırladığım poğaçaları tamamen önce yumurtaya, sonra da galeta ununa batırıyorum. Heryeri aynı oluyor böylece.
  • Yağladığım tepside 170-180 derecede pişiriyorum.

Utkum poğaçayı eline alınca ilkin hoşlanmadı. Galeta ununu kirli bir şey zannetti. Yüzünde ekşimiş bir ifade ile "Anne ee" diyerek geri uzattı. Sonra benim yediğimi görünce yedi. Benim oğlum aşağıdaki resimdeki gibi pasaklı değildir canlarım. İyi hafta sonları sizlere.

Sevgi ve sağlık ile kalın...

Not: Kalan bayat ekmeklerimi robotta çekerek bu şekilde kullanıyorum. Tavsiye edilir.

Çarşamba, Şubat 07, 2007

Sünger Bob

Erenin doğumgününe giderken makineyi yanıma almadığımı yolda farkettim. Yetişme sorunumuz olmasa dönüp alacaktım ama bizi bekliyorlardı. Hem arabanın arkasındaki pastadan dolayı çok yavaş gittik. Neyseki mesafe uzun değildi ama bir de hediye için Toysarus a gitmek baya bir vaktimizi aldı.
Erenin babası resimleri çekti, ondan da henüz isteyemedim. Resimleri almayı bekliyordum aslında Naile isteyince hemen anlatayım dedim.

Önceki postta kısaca anlatmaya çalıştım. Biraz detaylandırayım şimdi;
Öncelikle süslemenin ne kadar amatörce olduğu anlaşılıyordur.
Sebebine gelince, dış kremasını fazla sürmem ve şeker hamurunu çok ince açmam. Bob'um erimeye başladı.
Şato Pastada da çok ince açmıştım, içinin resmine bakarsanız görürsünüz. Fakat onda dış kaplama yapmamıştım, bunda biraz kremam artınca yapayım dedim. Yaptım ve sonuç berbat oldu.
Tabi ilk defa görenler hayranlık baktı, kusurlarını görmedi ama ben bir şey başarmış gibi mutlu olamadım.
Sevindirici olan kekinin çok beğenilmesiydi. Bu durumu süslemenin iyi, içinin kötü olmasına tercih ederim doğrusu.
Tarifini Pastacı Burcu hanımın Tren pastasında kullandığı kekten ve şeker hamurundan aldım. Lakin değişiklik yapmadan duramadım.

Kek malzemeleri;

  • 7 yumurta
  • 1.5 su bardağı pudra şekeri
  • 1,5 su bardağı un
  • 1/2 su bardağı nişasta
  • 5 kaşık yoğurt
  • 2 pk kabartma tozu
  • 2 pk vanilya
  • 1 su bardağı yağ
  • 5 kaşık kakao
  • 200 gr~ erimiş çikolata

Hazırlanması:

  • Kalıbım büyük olduğundan (dikdörtgen borcam) kekin kabarmaması korkum vardı. Ben de yumurtanın beyazlarını ve sarılarını ayrı ayrı çırptım.
  • Önce beyazlarını çırparak bir tarafa kaldırdım.
  • Sarılarını, pudra şekeri ve vanilya ile iyice çırptıktan sonra, diğer tarafta benmaride erittiğim çikolatalarımı, yağı, yoğurdu ilave ederek iyice çırptım.
  • Kuru olan malzemeleri yani un, kakao, kabartma tozu ve nişastayı eleyerek yumurta sarılarının olduğu karışıma ilave ettim ve plastik spatula ile, aşağıdan yukarıya doğru yavaş yavaş karıştırdım.
  • Bu karışım homojenize olduktan sonra beyazlarını da ekleyerek yine aynı şekilde karıştırdım.
  • İşe başlamadan önce margarin ile yağlayıp dolaba kaldırdığım borcama aktardım. Yağlı kağıt kullanmıyorum, çünkü daha önce denemelerimde yapışmıştı. Markasından mı kaynaklanıyor bilmiyorum. Fikriniz varsa paylaşırsanız sevinirim.Piknik marka yağlı kağıt kullanıyorum. Başka marka da bulamadım zaten.
  • Önceden ısıttığım fırında 180C de pişirdim. Ve neredeyse kalıptan taşacaktı kekim. Gerçekten başarılı bir kek oldu.
  • Piştiğini anlayınca, çıkardım ve tel üzerine ters çevirerek soğumasını bekledim. soğuduktan sonra büyük bir tepsiye aldım ve streçleyerek kaldırdım.

Şeker hamurunun da önceden hazırlanması tavsiye edildiğinden hemen arkasından onu hazırladım. Tarif yine aynı yerden.
Malzemeler:

  • 5 çay kaşığı jelatin(jelatin ile ilgili öğrendiğim yeni şeylerden dolayı bitkisel mi değil mi araştırma yapmam lazım)
  • 125 ml glikoz
  • 1 çorba kaşığı gliserin
  • 1 kğ yakın pudra şekeri(Cemal beyden sipariş etmiştim)

Yapılışı:

  • Jelatini 3 çorba kaşığı su ile büyük bir cezvede sürekli karıştırarak eritelim ve arkasından gliserin, ve glikozu ilave edelim. Tylose C ya da kitre ilavesi de burada yapılıyor fakat ben koymamıştım modelleme yapmıyorum diye. Bir dahaki sefere eklemeyi düşünüyorum. Detaylı bilgi yine Pastacıda vardır.
  • Kaynama noktasına yaklaşmasını bekleyerek iyice eritelim. Pudra şekerinin yarısının üzerine dökelim ve tahta bir kaşıkla hızlı hızlı karıştıralım. Sonra bir miktar daha şeker ekleyip elimizle yoğuralım. Gerektiği kadar şeker ilavesi yaparak hamurumuzu hazırlayalım. Şeker miktarı oda ısısına ya da elinizin ısısına göre değişiklik gösterebiliyor.
  • Bu hamurda ne yaptım da bu kadar kolay yoğurdum diye düşündüm. Malzemelerin kaynama noktasına gelinceye kadar erimesini beklemem ve soğumasına izin vermeden yoğurmamdı galiba. Sıcakken hamur çabuk toparlandı. 15 dk. bile sürmedi. Şato pastadaki hamuru 1 saat kadar yoğurdum. Bir daha kalkışmam diye düşünürken daha önce Erene söz verdiğimden tekrar işe koyuldum. Neyseki gözümde büyüttüğüm kadar yokmuş.

Ertesi gün de kekimi ortadan ikiye kestim ve iki ayrı kek elde ettim. Bunları üst üste koyarak kekimi yükseltecektim. Sonra her birini krema katı için ortadan kestim. Kekim dört katlı olacaktı yalnız üç kat yetti. 4. parçayı kaldırdım. Kekin yapısı ıslak olduğundan ıslatmaya gerek kalmıyor. Cream Ole bir katıda, bir katına da şanti sürerek kaldımdım. Üzerini de Cream Ole ile kapladım. Galiba biraz abartmışım.

Arkasından şeker hamurumu gıda boyaları ile renklendirdim. Sonra tezgahımı iyice temizledikten sonra(ben burayı biraz abartıyorum) ister margarin ile ister çok az pudra şekeri ile unlayarak hamurumuzu açıyoruz. Ben genelde margarin ile yağlıyorum. Yetmicek korkusu ile çok ince açmışım. Yarısı kaldı hamurum. İşte tecrübesizlik arkadaşlar. Yavaş yavaş öğreniyoruz. Kaplama da çikolatalı olduğundan tekrar hamuru kaldıramadım. Mecburen bırakmak zorunda kaldım.

Tamamı şeker hamurunun reklendirilmesinden oluşmuştur. Önce sarı kaplamayı, sonra beyaz kaplamayı en son da kahve kaplamayı açarak yerleştirdim. Pantolonun kemeri için siyah boya kullanılması gerekti. Siyah gıda boyam var zannediyordum, meger bana siyah yerine kahverengi vermişler. Ben de pastolondan kalan kahverengiyi biraz kırmızı ile koyulaştırdım. Malesef burada jel olarak bulamamıştım, toz kullanıyorum. Jel daha iyi sonuç veriyormuş duyduğuma göre. Geri kalanları ise elimle, bazırlarını bıçak yardımı ile şekillendirerek yaptım.

Pastanın tabanı ise iş yerinde sordum malzeme var mı diye. Çok dediler. Bir dikdörtgen bir kare sunta kestirdim. Hatta kaldırmak kolay olsun diye kulp dahi takmışlar ama ben çıkardım. Görüntüyü bozmasın istedim. Pastaları ortadan kesmek için levye var. Pastacıda görmüştüm, burada bulamayınca onu bile yaptırdım. Ah pek maharetlidir buradakiler.


Kalan keki Cream Ole ile karıştırmıştım. Utku "çiko"nun tadını pek bilmez. Bu zamana kadar vermedim denilebilir. Beni hazırlarken gördü ve ısrarla istedi. Ben de bir kaşık vereyim diye uzattığımda herşeyi elimden çekiverdi. Elinden alamayınce kendini bu hale soktu. Biz de kahkaha ile izledik onu. Sonrasında da uzun uzun banyoda kaldı. Keşke herşeye bu kadar iştahlı olsan Utkum. Sebze,et, tavuk ve balığı çok zor yediriyoruz.

Aklınıza takılan bir şey olursa sorun lütfen. Atladıklarım olabilir.

Sevgilerimle...

Pazartesi, Şubat 05, 2007

Hafta sonunun ardından ve Sponger Bob

Bu hafta sonu benim için önemli "ilk"ler gerçekleşti. Hepsi güzel şeyler değil tabi, sorunsal anlamda yaşadığım ilkler de oldu. İlk aşuremi, ilk en güzel kabaran kekimi, ve ilk en güzel şeker hamurunu hazırladım. Sorunsalları anlatmıyorum. Canınızı sıkmak istemem ;)
Cumartesi eve gidergitmez ilk işim dövme(aşurelik buğdayı) pişirmek ve ardından Nur ablayı çağırarak(Utkuma bakmaya bıraktığım komşum) beraber aşure yapmaya koyulmakdı. Nur ablam da çok maheretli biri bu arada. Aşureyi yapmak zor değilmiş de komşulara dağıtma faslı yine çocukluğumdaki gibi bana kaldı. Annecim bana "aşureyi dağıtanın altından ayakbıların olacak cennette" derdi. Ben de aldığım bu gazla tüm komşuları gezer, dağıtırdım.

Kendi aşuremi dağıtırken ilk defa gördüğüm komşularım dahi oldu. Bu vesile ile tanışmış oldum. Yan binaya dahi verdim. Ama dağıtıp geldikten sonra tencereye baktığımda çok ama çok üzüldüm. Çünkü sadece iki kaselik kalmıştı. Oysa ben doya doya yiyecektim. Kalan malzemelerle tekrar yaparsın diye kendimi teselli ettim. Çok lezzetliydi ama.

Biz aşureye pekmez koyarız. Yarım su bardağı kadar koydum. Pekmez tadından pek hoşlanmam ama sırf komşulara tuhaf gelmesin diye ilave ettim. Ama az koyduğumdan çok yakışmıştı. Sizlere de tavsiye ederim bu şekilde. Aşure tarifi vermeye gerek yok bence. Göz kararı ölçü ile yaptık herşeyi.
Bu arada ben bir de kıtır poğoça hazırladım Nur abla ile çayın yanında yeriz diye. Tarifini bir ara veririm. Gerçi çok bilinir ama bilmeyenler olabilir.

Aynı akşam da Erenciğimin 7.yaş günü için yapacağım Sünger Bob pastasının kekini hazırlamam gerekiyordu. Yine Şato pastadaki gibi Pastacı Burcu hanımın kek tarifini kullandım. Vee o kadar güzel kabardı kekim kendimle iftihar ettim. Tabi Burcu Hanım ve bir çok blogcu arkadaşlarımdan öğrendiklerim sayesinde. Sadece yumurta beyazları ayırıp o şekilde çırptım ve diğer malzemelerle karıştırdım. Bir daha çok bulaşık çıkma pahasına da olsa bu şekilde yapacağım. Kekimi streçleyip kaldırdım.

Hemen ardından şeker hamurunu hazırladım. Meğer ne kadar kolaymış hamur yoğurmak. Ben daha öncekini hiç yapamamışım. Glikozu ve diğer malzemeleri iyice erittim, hatta kaynama noktasına geldi, pudra şekerinin üzerine döktüm ve soğumasına izin vermeden hızlı hızlı tahta kaşıkla karıştırdım. Sonra ihtiyaç duydukça şeker ilavesi yaparak yoğurdum. 15 dakikamı almadı. İşin püfü buymuş meğer. Sonra onu da iyice sardım sarmaladım kaldırdım.

Süheylacığım seni andım yaparken. Ne çok sevinmiştin bu tarifi gördüğünde.

Benim küçük mutfağım bu kadar tempoya alışık değil. Ertesi gün gelecek ablamlar için hazırlayacağım pizzayı sabaha bırakarak uyudum.

Uyandığımda ilk işim pizzayı hazırlamak oldu. Resmini çekmeyi unutmuşum. Sonra da akşam için hazırlayacağım dolmamın içini hazırladım. Ben etli dolmayı bol sebzeli yaparım. Domatesi maydanoz, kuru soğan, sarımsak, yeşilbiber vs. Maraşlılar dolmayı böyle yapar. Antep dolmasında genelde soğan ve sarımsak olur. Ah Hilalim ne çok sever dolmalarımı.
Dikdörtgen borcamda pişirdiğim kekimi ortadan ikiye bölerek iki kek elde etmiş oldum. Sonra da Cream Ole ve şanti sürmek için misina ile ikiye böldüm. Üç kat yetti. 4. katı da koysaydım Dev Bob olacaktı. Ben de kalanın kendime mini kek yaptım.

Atladıklarım var mı hatırlamıyorum ama dün gece en son olarak Sünger Bobu oluşturmak kalmıştı. Aslında o kadar güzel bir şeker hamurum vardı ki ama ben yine becerip de güzelce kaplayamadım. Bundan sonra şeker hamuruna kitreyi de ekleyeceğim. Nedense robotta çekmeye üşeniyorum. Bu şekilde hamur çok yumuşak oluyor ve akıyor.
Sarı hamuru açarken çok inceltmişim ve tam üzerine taşırken canımı sıkan bir şeyler oldu o sırada. Hamurunu koyuvermiştim ve artık almam da mümkün olmadığından mecburen kaldı. Çok inceltmişim. Zamanla erimeye başladı. Hem ince olmasından hem de dışına kremayı fazla koyduğumdan sanırım. Sonra ben de sağdan, soldan yama yaptım. Yamalı Bob oldu. Bir ara photoshop da düzeltsem mi dedim ama sonra kimden saklıyorsun dedim kendi kendime. Hataları göstermek de bir bakıma öğretidir.
Sonra ben Bobumu kapladıktan sonra ayrıntılara geçecektim ki, elektirikler kesildi. jeneratörün devreye girmesini bekledim baktım ondan da ses yok. Hazır belim de ağrımaya başladı, hamurlarımın üzerini örterek uyumaya gittim. Erkenden kalkıp geri kalanını tamamladım.
Bir taraftan da Utkuya çorba hazırladım kahvaltısını yaptırdım, ortalık toparladım, makinedeki çamaşırları serdim ve işime yetiştim. Ben bu kadar tempoya alışık değilim arkadaşlar.
Biraz dinleneyim.
Ayrıntılı Bob resimlerini akşamleyin Eren'in doğum günü kutlamasında çekerim. Münevver ablacığım içinin resmini de eklerim yarın bir aksilik olmazsa. Hani benim sol taraftaki tanitim yazımda diyorum ya "...o alt çekmeceleri karıştırırken ben..." Utku çekmece karıştırma işini iyice ilerletti bu arada. Bir ara dev gibi arabasını çekmeceye sokmaya çalışırken görmüştüm . Yakında kendini de sokmaya çalışır bu fındık. Zaten dolabın içinden çıkmıyor. Çekmeceye biraz zorlanacak gibi. Bakalım...
Şimdilik iyi haftalar diliyorum hepinize.
Sevgilerimle...

Perşembe, Şubat 01, 2007

İki Sebzeli bir arada

Bu tarifi Portakal Ağacından aldım. Bizim yemeklerimiz etsiz olmaz ya, pilavın üzerine birazcık et kavurdum. Böylece etli oldu pilavımız.



Amacım peynirli kek yapmaktı Utku için. Konu Utkuya bir şeyler hazırlamak olunca kendimi kaybediyorum. İçine brokoli dahi koydum. Hem kurtarma operasyonu içerisinde bir sürü sebzemi kullanmış oldum (Lamacığım kulakların çınlamıştır) hem de Utkuma bol vitaminli kek hazırlamış oldum. Ah keşke bir de Utkunun yerken resmini çekseydim. Çok beğendi yavrucak. Poposunu sallayarak "ımmmhh" diyerek götürdü kekleri. Hatta bir ara bir dilim yemeye kalkıştım kaşlarını çatarak bana baktı. İyi iyi tamam yemiyoruz diye bıraktım.

Bu arada bir açıklama daha yapayım sizlere; "bebeklere yemekler" diyerek bebek yemekleri ağırlıklı bir site oluşturmakdı amacım. Sonra baktım Utkuya yaptıklarım öyle akıllıca şeyler değil. Sırf vitamindir diye ne bulursam ondan attığım çorba, börek, kek vs. oluyor. Ben de vazgeçtim. Özellikle; Omega yağ asitleri manyağıyımdır. Bu kekten de anlayabilirsiniz ne kadar çatlak olduğumu. :))

Tarif vermeye gerek var mı bilmiyorum. Eğer isteyen olursa eklerim.

Pazartesi bir aksilik olmazsa yeni bir kekle burada olacağım. Yine bir doğum günü var. Bu işi böylece ilerletirim belki, kim bilir?

Sebzeli kek tarifi:

3 yumurta, 1 su bardağı yağ, 1 su bardağı yoğurt, 1,5 su bardağı un, 1 pk. kabartmatozu, siyah ve yeşil zeytin, kaşar rendesi, brokoli, havuç rendesi, 1 küçük patates, taze soğan, maydonoz, taze kırmızı biber , tuz karabiber.

Malzemeleri kafama göre, değerlendirmek adına içine attığımı söylemiştim. Bu malzemeleri karıştırarak 170 derecedeki fırınınızda pişirin. Ben içindeki brokoliyi çok sevdim açıkcası. Böyle bir kek mi yapsam acaba etkinlik için? Kim bilir ne tarifler çıkacak.

Sevgilerimle, iyi hafta sonları...