Cuma, Aralık 29, 2006

Kereviz Çanağında Mantar

Çok fazla zamanım olmadağı için görüntüsü biraz özentisiz oldu ama tadı çok güzeldi. Yanında da tereyağlı güzel bir pilav yaptım.
Mantarı çok sevdiğimizden bayıla bayıla yedik sevgili eltişkom Pelin ile. Damak tadlarımız çok yakın. Benim en yakın arkadaşım kendisi. Yalnız bu pazartesi Almanyaya gitti. Eşinden ve çocuklarından ayrıldı. Son zamanlarda iyi değildi. Psikolojik destek alıyordu ve antidepresan kullanıyordu sürekli. Kendisi için en iyi olanı tercih etti bana göre. Şimdiden özlemeye başladım. Yalnızlık buhranına girmek üzereyim.
Tüm sevdiklerim benden uzakta.
Kendimden bahsetmekten yemeğin tarifini vermeyi unutacağım neredeyse :)
Malzemeler:
  • 4 ad. orta boy kereviz
  • 1 kutu mantar
  • 150 gr kıyma
  • 1 küçük soğan
  • 2 yeşil biber
  • 3 ortaboy domates
  • tuz-karabiber-kırmızıbiber
  • limon
  • 100 gr kadar kaşar rendesi
Yapılışı:
  • Kerevizler temizlenip ikiye bölünür ve limonlu, tuzlu suda 10-15 dk kadar haşlanır.
  • Kerevizler haşlanırken mantarlı içimizi hazırlayalım. Kıymayı bir miktar sıvı yağ ve su ile kavuralım. Arkasından doğradığımız mantarları ilave edelim. Biraz beklettikten sonra soğan ve biberi ilave edelim. Kabuklarını soyup doğradığımız domatesleri ve baharatlarını da ilave ettikten sonra tenceremizin ağnızı kapatıp, kısık ateşde pişmesini bekleyelim.
  • Haşlanmış kerevizlerimizin ortasını kaşık ile oyalım ve çanak hazırlayalım. Çanakların içine mantarlı karışımdan koyup, üzerine de kaşar peyniri ilave edip üzeri kızarana kadar fırınlayalım.

Bayramınızı ve yeni yılınızı kutluyorum. Sevdikleriniz ile birlikte güzel yıllar geçirmenizi temenni ediyorum. Yine geride bıraktığımız yılın muhasebesini yapma, gelecek yıl için yeni fikirler alma zamanı geldi. Açıkcası kendimi pek iyi hissedemiyorum.

Tatili de fırsat bilerek mutfaktan çıkamam artık ben.

Sevgi ile kalın.

Pazartesi, Aralık 25, 2006

Bayram Kurabiyesi

Çocukken, arkadaşlarım adımdan dolayı bana "kurabiye canavarı" derdi. Aklıma gelen tek kurabiye ise bayramlarda yapılan kurabiyemiz olurdu. Evet kurabiyeyi çok severdim. Annemin özenle hazırlayıp sakladığı kurabiyeleri bulup, gizlice fıstıklarını yerdim. Hatta fıstığı büyük olanı seçerdim ki dişe dokunsun değil mi? Yıllar oldu yapmayalı. Sonia'nın düzenlediği etkinliği fırsat bilerek yapayım dedim. Anteplilerin bayramlardaki vazgeçilmez kurabiyesidir. Gerçi şimdilerde pastahanelerde hazır satılıyor.
Damakta ezilecek şekilde bir kıvamı vardır.
Benim en sevdiğim ise fıstıklı olan. Fındıklı yapanı hiç görmedim. Bu arada fındığı kahve makinemde inceltirken, makinem yandı.
Resim çekerken ise; benim tatlı kuzum kurabiyelerin fıstıklarını aşırıyor. Kime çekmiş acaba. :))
Ortada ise kendime torpil geçtiğim kurabiyem var.

Malzemeler:
  • 250 gr incecik çekilmiş irmik
  • 250 gr un
  • 250 gr oda ısısında katı yağ(ben vita yağ ve sade yağ karışımı yaptım. Tereyağ ya da margarin kullanılmaz)
  • 250 gr pudra şekeri
  • Üzerine fıstık


Fıstıklı yapmak için 100 gr ince çekilmiş fıstık
Fındıklı yapmak için 50 gr çekilmiş fındık.
Yapılışı:

  • Yağ ve şeker, krem kıvamını alana kadar mikserde çırpılır.
  • Ardından irmik ve un atılır. Hamur yoğurdukça kendine geliyor. Ben, çiğ köfte yoğurur gibi yoğurdum.
  • Kıvamını anlamak için ise rulo yapıp uçlarını birleştirince çatlama yapmıyorsa olmuştur.
  • Ben hamuru ikiye böldüm. Yarısını fıstıklı, kalan yarısını sade ve fındıklı olarak. Yalnız, fıstık ve fındık ilave ettiğinizde tekrar yağ ihtiyacı oluyor. Ben fıstığı ve fındığı ekledikten sonra, kıvamını yakalayana kadar yağ ilavesi yaptım.
  • Yağlanmamış tepsiye, resimdeki gibi şekil verilir ve önceden ısıtılmış 170 C fırında 10-15 dk. pişirilir.

Muhabbetle kalın...
Not: Etkinliği tek kurabiye ile katılmak istemezdim aslında ama Utku ile ancak yetişebildim.

Cuma, Aralık 22, 2006

Ekşili Maraş Çorbası


Bu çorbayı ne zaman yapsam aklıma çocukluğum gelir. Annem sabah namazından sonra bu çorbayı yapardı ve mis gibi kokusu ile uyanırdım. Sonra komşularımızı davet eder ve iki katlı evimizin terasında, asma ağacının gölgesinin altında, serin serin içerdik çorbamızı. Zaman nasıl geçerdi anlamazdık. O zamanlar "komşuluk" varmış. Şimdi ise; aranızın iyi olduğu komşunuza sabah kahvesine "çıkar" ya da "inersiniz". Hatta bazen, karşılaşınca selam dahi vermeyecek kadar pintileşen insanlar var.
Bu çorba Maraşlılara ait ve buradaki yakınlarımız sürekli ister. Benim yaptığım patlıcanlı, annem dün akşam ıspanaklısını yapmıştı. Semizotu, pazı, marul ile de yapılabilir. Benim favorim ise semizotu ile olandır. Diğerlerini de yaptıkca siteye eklerim.
Malzemeler:
  • 1 bardak dövme(aşurelik buğday)
  • 1 bardak kırmızı mercimek
  • 1 bardak ıslanmış nohut
  • 1 tatlı kaşığı kırmızı biber
  • tuz
  • 4-5 diş sarımsak
  • 1 büyük Patlıcan (semizotu, pazı, ıspanak, marul vb.)
  • Bir limon
  • 1.5-2 lt kadar kaynamış su

Üzerine yağ ve nane

Yapılışı :

  • Bir gece öncesinden ıslattığımız nohutu, mercimeği, tuz ve kırmızıbiberi kaynamış su ile düdüklüde yarım saat kadar pişiriyoruz.
  • Sonra içerisine koymak istediğimiz malzemeyi(patlıcan, semizotu, pazı, ıspanak, marul vb.) limonu ve ezdiğiniz sarımsağı da ekleyip tekrar pişmeye bırakıyoruz.
  • Üzerine nane ve yağ yakıyoruz.

Aşurelik buğdaya burada "dövme"denir. Ben dövemi Maraş'tan alırım. Farkı ise; değirmende bir kaç defa çekilmiş olmasıdır. Zaten elinize alınca unlu yapısını farkedersiniz. Bu da yemeğin daha özlü olmasını sağlıyor. Aynı zamanda diğerleri gibi tane tane dişe gelmiyor, yemeğin içinde erimiş oluyor. Yolunuz Maraşa düşerse almadan gitmeyin derim. Farkı göreceksiniz.

Antep - Maraş arası 80 km ve 1-1.5 saatte gidilir. Fakat şiveleri, yemekleri, insanları, damak tadları çok farklıdır. Küçük, tatlı bir şehirdir Maraş. Yine de ne zaman şehir dışına çıkıp gelsem, Antebin girişinde deriiin bir nefes alırım. Memleketin hali çok başka arkadaşlar. Lafı çok uzatmadan gideyim artık.

Güzel hafta sonları size...

Muhabbetle...

ps. "Yine yılbaşı ve bayram etkinliği" için bir şey hazırlayamadım. Hafta sonu çalışmalara başlayacağım.

Salı, Aralık 19, 2006

Soğan Kebabı

Soğan kebabı da Gaziantep yemeklerindendir. Hemen her matkette ya da manavda "kabablık soğan" satılır. Bunların tek farkı küçük olması. Başka hiç bir özelliği yok. Yapımı çok kolay ama bir o kadar da lezzetli. Yine buradaki taş fırınlarda pişirilir. Bu fırınlar bizim hayatımızı ne kadar da kolaylaştırıyormuş meğer. Fırına giden yemek, sıra yoksa yarım saat sonra gelir. Hatta çoğu zaman semtimizin kasabını arayıp sipariş verebiliyoruz. Kaç kişilik olduğunu söylememiz yeter. Sonra da evimize kadar getirirler. Her kasabın yanında pide fırını muhakkak vardır. Organize çalışırlar zaten. İşimiz çok kolay değil mi?
Lakin ben, kendim hazırlamayı tercih ediyorum. Neden kolay olanı tercih etmiyorum bilmiyorum. Sanırım "ben yaptım" demeyi seviyorum.

Malzemeler:
  • 1 kğ kebablık soğan
  • 600 gr orta yağlı kıyma
  • Tuz
  • bol miktar karabiber
  • 3 yemek kaşığı nar ekşisi(nar pekmezi)
  • 1/2 su bardağı su

Yapılışı:

  • Önce soğanlarımızı iki taraflı baş kısımlarını kesip yıkayalım.
  • Kıymamızı tuz ve karabiber ile iyice yoğruyoruz.
  • Tepsimize sıra ile soğan ve ceviz büyüklüğünce et olacak şekilde dizelim.
  • Üzerine nar ekşisi ve suyu gezdirelim.
  • Bu şekilde fırınlıyoruz.

Soğan kebabını da patlıcan kebabı gibi mangalda yapabilirsiniz. Piştikten sonra bir tepsiye dizip, sulandırılmış nar ekşisini ilave edip, üzerini kapatarak 10 dk. kadar çok kısık ateşte dinlendirebilirsiniz.

Muhabbetle kalın...

Pazartesi, Aralık 18, 2006

Katkı Maddesi-Alıntıdır-

Geçenlerde bu yazı bir şekilde elime geçti ve print ettim. Sürekli yanımda taşıyorum ve çevremdekilere de verdim. Şimdi ben aldığım her ürünün içeriğini kontrol ediyorum. Saplantı oldu neredeyse. Utkumu nasıl koruyacağım bu tür gıdalardan bilemiyorum.
Cola hiç tüketmiyoruz ama Schweppes'i severdik. Ondan da vazgeçtik mecburen. Salam sevmem, sosisi ise unutacağım. Ama sucuk olayına çözümü güvenilir bir kasaba yaptırmakda buldum. Neyseki kaşar ile ilgili sorun yok. Diğerlerini de ya almıyordum ya da çok az alıyordum. Ama vişne suyunu çok severdim. Ondan vazgeçmek zor olacak.

Yazıyı sizlerle de paylaşmak istedim. Umarım faydası olur.
Muhabbetle...



HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA SONUÇLARI
Piyasada satılan hazır gıda maddeleri ülkemizde insan sağlığını ciddi biçimde etkileyecek derecede katkı maddeleri içermektedir. Ancak bu maddeler, tüm çabalara rağmen medya aracılığı ile ilan edilememektedir. Günümüzde gıda sektörü büyük bir tröst halini almıştır. Örneğin hiçbir yayın organında Coca -Cola'nın zararlı olduğunu göremezsiniz. Ancak biz tüketiciler, aile fertlerimizi, çevremizdeki arkadaşlarımızı, haberdar ederek bilinçlendirebiliriz. Son yıllarda kanser vakalarının neden devamlı artış gösterdiğini hiç düşündünüz mü? Siz çocuğunuzun kanserojen madde içeren gıda almasını ister misiniz? Peki niye ketçap alıyorsunuz? Sizlere aşağıda sunduğumuz tablo alacağınız hazır gıda maddelerindeki katkılarla ilgili bilgi vermektedir. Sağlığınız için: Lütfen her hangi bir gıda maddesi satın almadan önce ambalajının üzerini dikkatlice okuyun.

ZARARSIZ KATKILAR
E100, 103, 104, 105, 111, 121, 122, 126,130, 132, 140,151, 152, 160,161, 162, 163, 170, 174, 175, 180, 181, 200, 201, 202, 203, 236, 237,238, 260, 261, 262, 263, 270, 280, 281, 282, 290, 300, 301, 303, 304, 305,306, 307, 308, 309, 322, 325, 326, 327, 331, 332, 333, 334, 336, 337, 382, 400, 401, 402, 403, 404,405, 406, 408, 410, 411, 420, 421, 422, 440, 471, 472, 473, 474, 475,480

SÜPHELİ KATKILAR
E125, 141, 150, 153, 171, 172, 173, 240, 241, 477, 605 E220,221,222,223,224, 338, 339, 340, 341, 460, 461, 466, 407 (MİDE VE BAĞIRSAK HASTALIKLARI) E200 (VUCUTTAKİ VİTAMİN B12 YI YOK EDİYOR) E250,251, 320, 321 (KALP HASTALIKLARI, DAMAR SERTLİKLER VE TIKANIKLIKLARI) TEHLİKELİ KATKILAR E102, 120, E311, 312 (NÖROLOJİK HASTALIKLAR) KANSEROJEN KATKILAR E102, 110, 123, 124, 131, 142, 210, 211, 213, 214, 215,216, 217 ÖRNEĞİN E211-SODYUM BENZOAT KETÇAPLARDA BULUNMAKTADIR. 123 ve 110 ABD, İNGİLTERE, FRANSA, ALMANYA, RUSYA,JAPONYA VE DAHA BİRÇOK ÜLKEDE YASAKLANMIŞTIR. FAKAT ÜLKEMİZDE RENKLİ DRAJE ÇİKOLATALARDA VE KAYMAKLI BİSKÜVİLERDE KULLANILMAKTADIR.

EN TEHLİKELİ KANSEROJEN KATKI:
E330 ( NE YAZIKKİ BİRÇOK HAZIR GIDADA KULLANILMAKTADIR.) BAZI HAZIR GIDALARDA TESBİT EDİLEN KATKI MADDELERİ E330 - ÜLKER LÜKS GOFRET, MEYSU (ÖZELLİKLE KAYISI), KNOR DOMATES ÇORBA, TÜM TENEKE KONSERVE VE TURŞULAR, 7UP, SCHWEPPES (TÜM ÜRÜNLERİ), JELİBON, TAMEK YAPRAK SARMA, PİYALE HAZ IR ÇORBA, OLİPS,

E250 - TÜM SALAMLARDA

E300 - FANTA PORTAKAL, CİNOMEL

E320 - ETİ PUFY, KNORR İŞKEMBE ÇORBA

E223 - ÜLKER HAYLAYF, ALBENİ

E322 - ÜLKER ÇOKOKREM,TÜM KOLALI İÇECEKLERDE KULLANILAN KATKI MADDELERİNİN TESBİTİ İÇİN ANALİZ YAPILMASINA İZİN VERİLMEMİŞTİR. LÜTFEN ÇOĞALTARAK DOSTLARINIZA DAĞITINIZ. Bilgilerinize sunulur...

Doç .Dr. Mustafa TÜRKMEN

***DOGAL GIDALAR TUKETELIM

Çarşamba, Aralık 13, 2006

Kabaklı, Baharatlı Kurabiye

İlk defa bir etkinliğe katılıyorum ve ilk defa kabaklı bir kurabiye denedim. Kabaklamayı daha önce yayımladığım için onunla katılamazdım. Ben de daha önce hiç denemediğim bir şey yapayım dedim. Tarifini nereden aldığımı hatırlayamadım, yarım ölçü yaptım ve bir tepsi yaklaşık 20 ad. çıktı. Bir gün dayanabildiler ancak, hemen bittiler. Ilık olarak yenmesini tavsiye ediyorum. Ben gece saat 01:00 gibi tadına bakmak için bir tane yedim. Dayanamadım iki tane de resim çekerken yedim. Sıcakken içerisinde bal varmış gibi bir tad geliyor. Resim çekmek, kurabiye yapmaktan zor geldi açıkcası. Hala güzel resim çekmeyi beceremiyorum. Onu da zamanla öğrenirim umarım.
Mazemeler:
  • 300 gr un
  • bir çimdik tuz
  • 1 tatlı kaşığı tarçın
  • 1 çay kaşığı karanfil tozu
  • 1 çay kaşığı muskat rendesi
  • 1 çay kaşığı karbonat
  • 1 pk. vanilya
  • 150 gr şeker
  • 1 yemek kaşığı pekmez
  • 1 yumurta
  • 90 gr katı yağ
  • 1 su bardağı kadar bal kabağı püresi
  • 1/2 su bardağı kuru üzüm
  • 3/4 su bardağı ceviz

Kabak Püresi: Kabaklamadan artan kabağımı dondurucuda saklıyordum. Yarım kilo kadardı. Yağlı tepside 1 saat kadar fırınlanarak püre yapılması gerekiyordu. Ben haşladım. Haşlama iyi bir metod değil aslında. Kabağın tadı suyu ile birlikte dökülmüş oluyor. Bir dahaki sefere fırınlayarak yapmayı düşünüyorum.

Yapılışı :

  • Fırın 160 derecede ısıtılır.

  • Un, tuz, soda, baharatlar karıştırılır ve elenir.

  • Başka bir kabta yağ, şeker iyice karıştırılır ve yumurta kırılır. Kabak püresi ve vanilyadan sonra ceviz ve kuş üzümünü de ekleyelim. Homojen bir karışım elde edilir.

  • Unlu karışımı da ekleyelim. (Kurabiyelerin sertleşmemesi için unu kattıktan sonra çok yoğurmamak gerekirmiş)

  • YAĞSIZ tepsiye tatlı kaşığı ile düşürelim.

  • 20 dk. kadar pişirilir.

Sonra da afiyetle sevdiklerinizle birlikte yenilir.

Muhabbetle...

Her hakkı Bloglararası "Kabak Tadi" Projesine aittir. Bu yazımla ilgili hiçbir maddi talebim olmayacaktır.

Salı, Aralık 12, 2006

Otlu Çubuklar ve Zeytinlerim


Hafta sonu Utku beyimiz yesin diye poğaça hazırlamak istedim. Tabi herşeyden olmalı içinde, bir de kolay yemesi için çubuk olsun dedik. Portakal ağacından aldığım bu tarifi uyguladım. Tarife sadık kalmadım açıkcası. Dereteotu yoktu, taze nanem de yoktu vee maydanozum da çok azdıı. Ama olsun kafaya koymuştum bir kere. Yapacağım dedim ya. Olan malzemelerle idare ettik. Ne yapalım bir dahaki sefere malzemelerin hepsi ile yaparız Utkumuza. Utku beyimiz sabah aç karnına çubukları görünce "maammaa" diye sevinç çığlığı kopardı ve iki eline birer tane aldı. Bir tanesini yedi, diğerinin parçalarını süpürdüm malesef.

Köyümüzden gelen zeytinlerimizi de tatlılandırdım. Siyah olanı dilimleyerek tatlandırdım. Yeşilin ise çekirdeklerini çıkararak. Dilimleme ve çekirdek çıkarma işlemlerini benim vaktim olmadığı için anne sultan halletti. Gerisi ise sürekli zeytinlerin suyunu değiştirmekten ibaret. Servis ederken de zeytinyağ, limon, kekik ve kırmızı biber de ekleyince deymeyin keyfimize.
Muhabbetle...
Not: Yemek etkinliği için henüz bir şey yapamadım. Gerçi daha önce de hiç katılmamıştım ama. Bu defa kararlıyım ben de katılacağım. Bu akşam denemelerim başlayacak.

Cumartesi, Aralık 09, 2006

Beyran


Beyran Anteplilerin kahvaltıda yedikleri bir çeşit çorba. Genelde evde yapılmaz, bunu yapan ve bu çorba ile ün salmış lokantalar vardır. Oralarda servis bakır tabaklarda yapılır ve yağ olarak iç yağ(beden yağı) kullanılır. Et didiklenmiş haldedir kemikli servis edildiğini görmedim hiç. Ben onunla uğraşmak istemedim açıkcası. Bakır tabağım da, iç yağım da yokdu. Et haşlama yapıyordum, suyunu değerlendireceğim ya Utku içsin diye, içine pirinç attım. Baktım Beyran gibi olur. Sos da hazırladım. İşte beyraann. Tadı aynıydı. Tek fark sunumu. Bir sabah Beyran yemeye gittiğimde orijinal resmini çekip yayımlarım. Görüntü dahi iştah açar. Tabi şimdi sabah sabah bu yenir mi diyorsunuzdur. Bir dilim limon ile öyle güzel yenir ki. Biz Antepliler severiz boğazımızı. :))
Malzemeler:
  • 1 kğ kadar kuzu gerdan
  • 1 çay bardağı kadar pirinç
  • 10 diş kadar sarımsak
  • kırmızı toz biber-karabiber-tuz
  • 3 yemek kaşığı tereyağ

Yapılışı :

  • Bildiğimiz et haşlaması yapılır.
  • Et piştikten sonra ben içerisine direk pirinci attım. Normalde lokantalarda pirinç ayrı yerde pişmiş halde durur. Bakır tabağın dibi iç yağ ile yağlanmış olur, pirinç, üzerine et haşlaması ve sarımsak sos konulur yanında bir dilim limon ile servis yapılır.
  • Yağı erittim, kırmızı biber , karabiber ve ezdiğim sarımsakları da ilave ettim.

Tabağıma çorbamdan koyup üzerine de sos koydum istediğim kadar. Limon da sıkıp bir güzel içtik. Limonu çok seven Utkuya göre oldu tam. Utkunun damak tadı bu arkadaşlar. Sarımsaklı, ekşili ve hafif acı. Bu tadı çok seviyor. Tatlı ile arası pek yok. Bebeğiniz için besleyici ve istah açıcı.

Afiyetler olsun herkese. Muhabbetle...

Çarşamba, Aralık 06, 2006

Midye Tatlısı

İlk defa denediğim tadına doyamadığım midye tatlısı. Annem baklava gibi olmuş dedi hatta. Bu sabah evde kendisi de yapmış. Şerbetini koymadan dolapda saklıyor. Misafiri geldiğinde şerbetini hazırlayıp üzerine döküyor. İşte hazır. Yanında da küçük bir dilim dondurma. Misafileriniz için nefis bir ikili. Ben bu tarifi görümcemden almıştım.
Hamur Malzemeleri:
  • 1 çağ bardağı sıvı yağ
  • 1 çay bardağı süt
  • 1/3 Pakmaya
  • 1 yumurta
  • 1 tatlı kaşığı şeker
  • bir tutam tuz
  • aldığı kadar un

İç malzemesi için de yeteri kadar ceviz

hamuru açmak için bir miktar nişasta

üzerine sürmek için bir yemek kaşığı kadar tereyağ

Şerbeti için 4 su bardağı şeker, 4 su bardağı su

Yapılışı :

  • Tüm malzemelerden yumuşak ve ele yapışmayan bir hamur elde edelim. 15-20 dakika dinlendirelim.

  • Hamuru altı eşit parçaya bölelim.

  • Her birini nişasta ile tabak büyüklüğünde açıp, üst üste koyuyoruz.

  • Üst üst koyduğumuz hamurları yine nişasta yardımı ile açarak büyük bir hamur elde ediyoruz.
  • Bu hamuru rulo yapıyoruz ve 1 cm kadar dilimliyoruz.

  • Dilimlediğimiz birer cm lik spiral halkalarımızı alıyoruz ve resimdeki gibi en ortasından aşağı iterek huni gibi şekil veriyoruz ve arasına ceviz koyup ikiye katlıyoruz.

  • Yağlanmış tepsimize yerleştirip erittiğimiz tereyağını fırça yardımı ile üzerlerine sürelim ve 175 derecede kızarana kadar pişirelim. Ve soğumasını bekleyelim.

  • Sonra da şerbetini hazırlayalım. Biri soğuk biri sıcakken şerbetini ilave edip çekmesini bekleyelim.

  • Tatlımız hem pişerken kabarıyor hem de şerbetini emerken.

Hamur açmayı bilmeyen ben bile yaptım. Nişasta hamuru birbirine yapıştırmıyor ve kat kat bir görüntü veriyor. Denemenizi tavsiye ediyorum. Oldukça hafif bir tatlı.

Muhabbetle...

Muhabbetle.

Pazartesi, Aralık 04, 2006

Taraftar Pastası


Pastası için Portakal Ağacındaki Kümbet Pastayı kullandım. Orada detayları var.
Şeker Hamuru için ise; Emel Başdoğan'ın şeker hamurunu kullandım. Pastacı Burcu Hanımın sitesinden almıştım tarifini.
Şeker Hamuru için:(Ben yarısını kullandım)
  • 1 kg pudra şekeri
  • 70 gr su
  • 15 gr toz jelatin
  • 80 gr glikoz
  • ektra pudra şekeri
Yapışılışı: Öncelikle arkadaşlar şeker hamurunu ben acemice denedim olur gibi oldu. İleride inşallah daha çok denemelerim olacak. Kafayı takmış durumdayım. Rüyalarıma dahi giriyor. Şeker hamurumu yaptım ve hamurumun üçte birini mavi boya ile yoğurdum. Kalanı ise sarı boya ile boyadım. Mutfak tezgahımı temizledim ve önce lacivert altıgenlerimi hazırladım. Ardından da sarı altıgenlerimi yaptım. Ama öncesinde bilgisayardan bir altıgen çıktısı alıp, karton bir kalıp hazırladım kendime. Sıraya göre altıgenlerimi yerleştirdim. İşte bu kadaaarr.
Pastayı daha önce hazırladığımdan kolay oldu. Siz de şeker hamuru deneyecekseniz eğer bu modelden başlayın arkadaşlar. Sabah pastayı yaparsınız, akşam da kaplamasını. Aynı zamanda altıgen kesip yerleştirdiğimizden yani tamamen tek defada kaplama yapmadığımızdan kolay olacak.
Sevgiler ...

Perşembe, Kasım 30, 2006

Patlıcan Kebabı


Patlıcan kebabını yemek için sabırsız davrandığımızdan tek kare resimini çekebildim. Dayanamadığım ender yemeklerdendir. Yapımı da çok kolay aynı zamanda. Buralarda patlıcan kebabı misafiriniz için yapılabilecek en güzel yemeklerdendir. Ağırlığı vardır yani. Her semtte bir kaç tane taş fırın vardır ve lahmacun, tepsi yemekleri hep orada pişirilir. Taş fırından gelen yemeğin tadı da başkadır. Yanında da incecik açılarak yapılmış pide ekmek harika olur. Ben hiç ev fırınımda denemedim ama denemeye değer. Hatta mangalda da yapıp, bir tepsiye yerleştirip, tepsinin de üzerini sıkıca kapatarak buğulanmasını bekleyebiliriz. Bu şekilde de güzel olur. Ama benim favorim fırında pişen.
Malzemelerin miktarını size bırakıyorum ama karabiber oranını yüksek tutmanızı tavsiye ederim.
Malzemeler:(isteğe göre)
  • Kebaplık patlıcan(ince uzun olanlardan)
  • Orta yağlı kuzu kıyma
  • Bol karabiber
  • Tuz
  • Domates-Yeşilbiber

Yapılışı:

  • Patlıcanlar resimde gördüğünüz uzunlukta dilimlenir. Ve tuzlu suda biraz bekletilir.
  • Orta yağlı kıyma, tuz ve karabiber ile iyice yoğurulur.
  • Kıymadan ceviz büyüklüğünde parçalar kopartarak bir patlıcan bir et şeklide tepsinize dizin. Elinizi ıslatarak yaparsanız et elinize yapışmaz.
  • Üzerine domates ve biberinizi koyduktan sonra tuz ve karabiber ekleyip, yarım çay bardağı kadar da su koyuyoruz. Bu şekilde fırına gönderiyoruz.
  • Bildiğim kadarı ile fırında domates ve biberler ayrı pişiriliyormuş ve pişmeye yakın patlıcanların üzerine tekrar koyuyorlarmış. Evde de aynısı yapılabilir. Çünkü patlıcanlar pişene kadar biberlerin yanma olasılığı var.

Yapar da beğenirseniz afiyet olsun.

Pazartesi, Kasım 27, 2006

Kıvrımlı Tart

Siteye tatlı olarak pek bir şey eklemediğimi farkettim. Oysaki evde yenmeyi bekleyen pasta ve kurabiye muhakkak vardır. Bir kaç ay önce yabancı bir siteden almıştım bu tarifi. Asıl tarifte "blueberries" vardı. Ben vişne ile denemek istemiştim o zamanlar. Evde de vişne olmayınca var olan malzemelerden yapayım dedim. 2 ad. muz yetmecekti bir de elma koyarsam iç malzemeyi hazırlayabilirim dedim. Daha önce de Burcu hanımın muzlu tartı tereyağ ile pişirdiğini görmüştüm. Ben de muz ve elmayı tereyağ ile pişirdim. Harika bir sonuç aldım. Şiddetle tavsiye ediyorum.

Hamuru İçin Gerekenler:

  • 500 gr un

  • 60 gr şeker

  • 80 gr margarin oda yumuşaklığında(su oranı düşük örn: Hüner)

  • 160 ml süt

  • 2 çay kaşığı kabartma tozu(üzerini bıçakla düzenleyerek)

  • 1/2 çay kaşığı tuz

  • 1/2 çay kaşığı limon kabuğu rendesi

İç Malzemesi:

  • 2 ad. Muz

  • 1 ad. elma

  • 1 tatlı kaşığı tarçın

  • 1 su bardağı ceviz

  • 2 yemek kaşığı tereyağ

  • 3-4 yemek kaşığı şeker

Üzerine yağ ve şeker


Yapılışı :

  • 175 C dereceye fırınımızı ayarlayalım.

  • Hamur yoğurma kabımıza margarini ve şekeri koyup iyice karıştırıyoruz. Arkasından sütü, kabartma tozunu, tuzu ve limon kabuğu rendemizi koyuyoruz ve homojen bir karışım elde ediyoruz.

  • Unu ise en son eleyerek ilave edelim. Ve yumuşak bir hamur elde edelim. 10 dk. kadar dinlenmeye bırakalım.

  • Hamur dinlenirken diğer taraftan muzlarımızı halka halka doğrayalım. Elmalarımızı ince ince doğrayalım.

  • Bir tavada terayağ ve şeker 1-2 dk. kadar pişir ve arkasından doğradığımız meyveleri ekleyip. 5 dk. kadar alt üst ederek pişirelim.

  • Tarcın ve küçük küçük doğradığımız cevizi ilave edip ocağın altını kapatalım.

  • Merdane ile hamurumuzu 30 cm çapında yuvarlakça açalım.

  • Fırın tepsisine yağlı kağıt serin. Açtığınız hamuru merdaneye sararak yağlı kağıdın üzerine serin, ortasına harcımızı koyunve resimdeki gibi şekil verin.

  • Fırına koymadan önce hamuru erimiş margarin ya da tereyağ ile yağlayın ve üzerine şeker atın. Fındık da ekleyebilirsiniz. Ben malesef şekeri sonradan serpiştirdim. Pişerken konulması daha güzel bir görüntü sağlayacaktır.

  • Benim fırınım fanlı olduğundan 35-40 dk kadar pişirdim.



Hamurun inceliğini görmeniz için yan görünüşünün de resmini ekliyorum.

Pişerken yayılan tereyağ ve muz karışımı kokuya bayıldım. Hamuru ise ağızda dağılan bir yapıya sahip. Beğeneceğinizi tahmin ediyorum.

Sevgiler.

Cumartesi, Kasım 25, 2006

Zeytinyağlı ve Antep Fıstıklı Dolma


Benim kaç zamandır canım çekiyordu fakat yapmaya cesaret edemiyordum. Hiç yapmamıştım zeytinyağlı dolma. İlk eltim Pelin ablada yemiştim ve dün akşam misafirimdi kendisi. E bu fırsat kaçmaz dedim ve başladık hummalı bir çalışmaya. Antep fıstığı, nar ekşisi ve baharatlar özellikle de kuru nane dolmaya ayrı bir lezzet katıyor. Bildiğiniz dolmalardan farklı anlayacağınız.
Ben biraz fazla yaptım dolmayı. Misafirden sonra bir iki gün yemek için kalsın istedim. Siz malzemeleri kendinize göre ayarlarsınız.
Malzemeler:
  • Yarım kilo pirinç
  • 60 ad kuru patlıcan, 20 ad. kuru biber
  • 2,5 su bardağı zeytinyağı
  • 1 su bardağı kabukları soyulmuş Antep fıstığı
  • 2/3 çay bardağı nar ekşisi
  • 4 büyük boy soğan
  • 2 büyük baş sarımsak
  • 2 yemek kaşışı karabiber
  • 3 yemek kaşığı nane
  • 1 yemek kaşığı kırmızı biber
  • 2-3 yemek kaşığı salça(domates ve biber karışımı)
  • Tuz, 1 çay kaşığı limontuzu

Yapılışı:

  • Patlıcanları derin bir tencerede üzerine sıcak su koyarak 10-15 dakika kaynatın. Tırnağınız geçecek kadar yumuşadığında suyunu süzerek alın. Arkasından aynı suya biberleri atın ve ocağı 1 dk sonra kapatın. Biberlerin kaynatılmasına gerek yok. Sıcak suda kalması yeterli.
  • Şimdi iç malzemeyi hazırlayalım. Genişce bir tencereye soğanı ve sarımsağı ince ince doğrayıp zeytin yağı ile birlikte pişiriyoruz. Soğanlar diriliğini kaybede kadar pişirelim.
  • Salça, nar ekşisi, nane, karabiber, kırmızıbiber, limontuzu ve tuzu ekledikten sonra iyice karıştırıyoruz.
  • Malzemeler birbirini alınca yıkadığımız pirinci de ilave edip tekrar karıştırıyoruz. Ve 1,5 ya da 2 su bardağı su ilave edip pirinçler suyunu çekene kadar pişiriyoruz.
  • En son da bir cezvede kaynatarak kabuklarını soyduğumuz fıstıkları ilave ediyoruz.
  • Patlıcan ve biberleri tatlı kaşığı yardımı ile içlerini doldurup tencereye yatay şekilde yerleştiriyoruz.
  • Bu işlem bittikten sonra dolmaların üzerine "sarma taşı" konulur. Amaç ise dolmalar kaynarken patlıcanların ağız kısımlarının açılıp pirinçlerin dışarıya çıkmasını engellemek. Siz ağır bir tabak da koyabilirsiniz.
  • Ve dolmaların üzerini iki parmak geçecek kadar sıcak su koyup, tuz ilave edelim.1 saat kadar orta hararetli ateşde pişirelim.

Umarım yaparsınız ve beğenirsiniz.

Mutlu ve huzurlu günler diliyorum hepinize.

Salı, Kasım 21, 2006

Türlü


Hem sağlıklı hem de lezzetli bir yemek. Aynı zamanda dolapta arta kalan sebzelerinizi değerlendirebileceğiniz bir yemek. Bu nedenle de adı Türlü. Buradaki tüm malzemelerin olması şart değil. Ya da sevdiğiniz farklı bir sebze de ekleyebilirsiniz. Tabi pişme sırasına göre koymak gerekir.

Malzemeler:
  • 250 gr kuşbaşı et
  • 2 patlıcan
  • 2 kabak
  • 2 patates
  • 200 gr yeşil fasülye
  • 2 domates
  • 2 yeşil biber
  • Yeteri kadar nohut
  • 4-5 diş sarımsak
  • 2 yemek kaşığı salça(domates ve biber karışımı)
  • Tuz, karabiber, kırmızıbiber
  • Üzerine yağ ve nane

Yapılışı:

  • Bu yemek için düdüklü tencerenizi kullanmanızı tavsiye ederim. Yağ ve su ile etimizi kavuralım ve üzerine soğanımızı atıp bir miktar çevirelim.
  • Bu karışıma salçamızı da ilave edip karıştırdıktan sonra nohutumuzu ve yeşil fasülyemizi içine atıp yeteri kadar kaynamış su ilave ediyoruz. Tuz, karabiber, kırmızıbiber ekleyip ağzını kapatıp pişmesini bekleyelim.
  • Diğer taraftan kabak, patlıcan, patetes, sarımsak, domates ve biberi temizleyip doğrayalım.
  • Et, nohut fasülye piştikten sonra diğer sebzeleri atıyoruz ve tenceremizin kapağını kapatıp pişmesini bekliyoruz.
  • Son olarak da üzerine yağı kızdırıp nane ilave ediyoruz ve yemeğin üzerine döküyoruz.

İşte yemeğimiz hazır. Yanına da tereyağlı güzel bir bulgur pilavı çok yakışmıştı. Denerseniz afiyet olsun.

Sevgilerimle...

Cuma, Kasım 17, 2006

Simit Kebabı

Fotoğraf çekme konusunda oldukça kabiliyetsizim sanırım. Bu resim de facia.
Yemeğimiz yine Antep yöresine ait bir kebap çeşidi. Çocuklar için güzel bir yemek bence. Çünkü Utku severek yedi. Pilav, salata, çorba ve simit kebabı güzel bir akşam yemeği menüsüydü bizim için. İş dönüşü Utku ile birlikte ancak bu kadar yapabildik.
Simit Kebabını sabahleyin hazırlayıp gitmiştim. Çok kolay oldu benim için. Mangalda yapmak yerine tost makinesinde yaptım. Oldukça da güzel oldu. Mangalda yapmak isterdim ama heryer toz duman olacak diye yeltenmedim açıkcası. Yoksa mangalda pişirilmiş domates ve biber ile harika olacakdı. Sizin fırsatınız varsa bu şekilde deneyin.

Malzemeler :

  • Yarım kilo az yağlı kıyma
  • 1/3 türk fincanı siyah köftelik bulgur(diğer adı simit, bende siyah yoktu)
  • 3-4 diş sarımsak rendesi
  • Yarım küçük soğanın rendesi
  • İnce ince kıyılmış maydanoz
  • 1 tatlı kaşığı kadar da salça(domates ve biber karışımı)
  • Kimyon, karabiber, tuz, tarçın, pul biber
  • gerekirse çok az su

Yapılışı :

  • Tüm malzemeler iyice yoğurularak hazırlanır. Su ihtiyacı varsa bir avuç kadar koyabilirsiniz.
  • Bir gün öncesinden yapıp dinlendirelim. Böylece bulgur et ile birlikte yumuşamış olacak.
  • Aynı zamanda köfteler önceden hazırlanıp, baharatında bekleyince daha lezzetli olur.
  • Şekil vererek ızgara da ya da tost makinesinde pişirebilirsiniz.

Afiyet olsun herkese.

Çarşamba, Kasım 15, 2006

Peynirli İrmik Helvası

Yemek sonrası canımız uğraştırmayan bir tatlı çektiğinde ilk akla gelen Peynirli İrmik Helvasıdır. Tuzsuz Antep peyniri dondurucuda mutlaka vardır böyle günler için. Bunu da eltim Pelin abla yaptı. Yemek yapmayı ondan öğrendim diyebilirim. Tabi bunu da...

Malzemeler :
  • 1 su bardağı irmik
  • 1 su bardağı şeker
  • 1,5 su bardağı su
  • 2 - 3 yemek kaşığı tereyağ
  • yeteri kadar tuzsuz antep peyniri ya da antep peynirini bulamayanlar için kaşar gibi eriyen tuzsuz herhangi bir peynir
  • üzerine tarçın
Yapılışı:
  • Derin bir tencerede tereyağını eritelim ve irmiği ekleyelip pembeleşinceye kadar kavuralım.
  • İrmik rengini aldıktan sonra şekeri ilave edip bir kaç dakika bu şekilde kavuralım.
  • Bu karışıma soğuk suyu da ilave edelim ve suyunu çekene kadar pişirelim.
  • Son olarak da peynirlerini koyalım ve ocağı kapatalım.
  • Tarcın, fındık, fıstık ile servis yapalım.

Afiyet olsun herkese.

Pazartesi, Kasım 13, 2006

Kivi Reçeli

Bu reçeli Münevver hanımın sitesinde görmüştüm ve çok ilgimi çekti hemen yapmalıyım dedim. Farklı lezzetleri seven biri olarak denedim tabi. Kivi reçeli yapacağımı söylediğim kişiler şaşkın şaşkın yüzüme baktılar ilkin, tadına ise bayıldılar.
Ben denemek için yarım kilo kivi aldım ve kireç kaymağında bekletip (45dk) yarım kilo şeker ile kaynattım. Gayet güzel oldu.
Sevgiler.

Yerfıstıklı Etli Pilav

Annem Kahramanmaraşlı olup evlenirken Gaziantep'e gelmiş. Maraş'a gittiğimizde oradakiler annemden Antep yemekleri isterdi. Antepdekiler de Maraş yemekleri tabii.
Bu pilav ise Maraşlılara ait. En azından ben orada yedim.

Malzemeler :
  • 1 su bardağı pirinç
  • 1,5 su bardağı et suyu
  • 250 gr kuşbaşı et
  • 1/2 su bardağı tuzsuz yer fıstığı
  • 1 yemek kaşığı tereyağ
  • Yeteri kadar sıvı yağ
  • Tuz-Karabiber
Yapılışı:
  • Et yeteri kadar su ile haşlanırken, pirinci yıkayıp tuzlu kaynamış suda 10-15 dk. dinlendirelim.
  • Pirinçleri bir miktar sıvı yağ ile kavurup, haşladığımız etin suyunu süzerek koyalım.
  • Tuzunu karabiberini ve tereyağını ilave edip kaynadıktan sonra kısık ateşte suyunu çekene kadar pişirelim.
  • Kabuklarını soyduğumuz yer fıstıklarını bir tavaya alıp bir miktar sıvı yağ ile kavuruyoruz. Rengi biraz pembeleşince etlerimizi ilave edip 3-4 dk. daha kavuruyoruz. Tuz, karabiber, kırmızı biber atıp ocağı kapatıyoruz.
  • Pilavın üzerinde servis yapıyoruz.
Sevgili eşime ve eltim Pelin'e yapacağım pilavı anlattığımda tereddüt ettiler. Yerken söyledikleri
Eşim " Canım ya bundan hep yapar mısın?"
Pelin abla " Sana yüz üzerinden yüz veriyorum, harika olmuş."
Bu kadar reklam yeter sanırım.
Yanında salatanızı da unutmayın.
Afiyet olsun.

Cuma, Kasım 10, 2006

Kabak Oturtma ve bir Tavsiye


Malzemeler:
  • 1 kğ orta boy kabak
  • 400 gr az yağlı kıyma
  • 1 büyük boy soğan
  • 3 diş sarımsak
  • Tuz-karabiber-kırmızıbiber
  • 2 ad. domates
  • 1 yemek kaşığı salça
  • 1 bardak su
  • kızartmak için yağ
Yapılışı :
  • Kabaklar iki kesilerek kalınca oyulur ve kızartılır.
  • Diğer taraftan bir küçük bir tencerede kıymamızı pişirip arkasından soğan, sarımsam ve baharatlarını koyarız.
  • Kıymalı harcımız hazır olduktan sonra oyduğumuz ve kızarttığımız kabaklara paylaştırıyoruz.
  • Kabakları kapatmak için de domates dilimleyim üzerlerine koyuyoruz.
  • Salçalı su hazırlayıp 180 C fırında üzeri kızarana kadar pişiriyoruz.
Yanında da pirinç pilavı güzel gider doğrusu. Ben kızartma yaptıktan sonra kabakları da atıp kızartıyorum. Bir ya da iki gün sonra kabak oturtma yapıyorum.
Gerçi kızartma çok sık yaptığım bir şey değildir ama arada kaçamak yapıyoruz. Pişman olmayacağınız bir yemek.



Ve bir tavsiye...
Aşureyi sevip de benim gibi yapma fırsatı bulamayanlara Dr. Outkerin aşuresini şiddetle tavsiye ediyorum.
Afiyetler olsun herkese. Sevgiler.

Perşembe, Kasım 02, 2006

Kabaklama

Benim en sevdiğim yemeklerden biridir kabaklama. Yanında da tereyağlı bulgur pilavı harika oluyor. Bal kabağı ile yapılıyor yalnız taze kabak ile de yapılabilir. Yine kabak yerine patlıcan konulduğunda faklı ve de çok lezzetli başka bir yemek elde etmiş oluyoruz ve adına da "doğrama" diyoruz. Antep mutfağının zenginliğini bilmeyen yoktur sanırım. Doğramayı da en kısa zamanda yapıp resmini eklemeyi düşünüyorum. Yapılışı ise söyle;

Malzeme Listemiz:
  • 250 gr. kuşbaşı et,
  • 1 su bardağı ıslanmış nohut,
  • 750 gr. kış kabağı,
  • 2 yemek kaşığı domates ve biber salçası
  • 1 çay bardağı kadar limon suyu(ya da bir miktar limon tuzu),
  • 1 tane yeşil biber
  • 1 büyük soğan
  • Bol miktarda sarımsak
  • Yeterince tuz, karabiber ve kırmızıbiber
  • 1/2 çay bardağı yağ, kuru nane,
  • Yeterince kaynamış su.

Yapılışı:

  • Etimizi bir miktar su ve yağ ile kavuruyoruz. Eti tuz ile kavurunca etin sertleştiğini duymuştum bu nedenle tuzunu en son ilave ederim her zaman.
  • İnce ince kıydığımız soğan ve yeşil biberi de kavurduğumuz ete ilave ediyoruz ve diriliğini kaybedene kadar pişiriyoruz.
  • Salçamızı da bu karışıma ekleyip karıştırmaya devam ediyoruz.
  • Geceden ısladığımız nohutu, tuzunu, karabiberini, kırmızıbiberini ve yeteri kadar kaynamış suyu ilave edip, et ve nohut iyice yumuşayana kadar pişiriyoruz. Yine düdüklü tencere kullanmanızı tavsiye ederim. Bana göre iyi yemek iyi pişmiş olandır. Yani nohutu ve eti dişe deymemeli.
  • Diğer taraftan da bal kabağını küçük küçük kareler şeklinde doğruyoruz.
  • Etimiz ve nohutumuz iyi pişince kabaklarımızı, limon suyumuzu, iyice ezdiğimiz sarımsaklarımızı atıyoruz eğer suyu az ise kaynamış su ilavesi yapabilirsiniz. Tenceremizi tekrar kapatıp 15-20 dk. kadar kabaklarımızın pişmesini bekliyoruz.
  • Kabaklar da pişince, yemeğin üzerine yağ ile nane yakıyoruz.

Pazardan kabak alırken biraz fazla almışım kalanını donduruca koydum, onunla da Hatay'ın yoğurtlu kabak yemeğini denemek istiyorum.

Mutfaktaki yanmış nane kokusu benim en sevdiğim kokulardandır. İştah açıcı. Ve bu yemekten gelen sarımsaklı ve ekşili koku ise dayanılmaz.

Yerseniz afiyet olsun.

Pazartesi, Ekim 30, 2006

Yuvarlama

Yuvarlama Gazianteplilerin bayram yemeğidir. Ben çocukken yılda bir defa yapılıyor, bir yıl sonra yiyeceğim diye gelip gidip annem görmeden kaşıklardım. Bayram sabahı erkekler namazdan gelir ve annelerimiz de yemeği hazırlar. Sabahleyin yuvarlama ve yanında pirinç pilavı nasıl gider sizin için bilmiyorum ama bizler bayram sabahı yuvarlamamızı yemezsek bayramın geldiğini anlamayız.
Makbul olanı bir kaşıkta 40 adet olanıdır ama o kadarına sabrımız gelmez. Mercimek gibi yani. Ben bezelye büyüklüğünde yuvarladım.
Biraz zahmetli bir yemektir ama bir o kadar da lezzetlidir.
Tarife ise şuradan ulaşabilirsiniz. Afiyet olsun yapma cesareti bulunup da yerseniz tabii.

Cuma, Ekim 27, 2006

Soğan Yahnisi

Yanında pirinç pilavı ile çok güzel oluyor. Malzeme miktarlarını kendinize göre ayarlayabilirsiniz. Benim yaptığım iki kişi için biraz çok olduğundan iki gün yedik.

Malzemeler:1 kğ arpacık soğanı
400 gr kuşbaşı
2 domates
Nohut
2 yemek kaşığı salça
Tuz-Karabiber-Kırmızıbiber

Yapılışı:
Soğan hariç tüm malzemeleri bir litre kadar su ile haşlamaya bırakıyoruz. Çalışan bir biri olunca kısa zamanda yapmak için ben hep düdüklü tenceremi kullanırım. Benim kurtarıcım diyorum. Et ve nohut iyice piştikten sonra içine soğanları atıyoruz. 10-15 dakika kadar tekrar pişmeye bırakın.
Diğer taraftan da pirinç pilavınızı hazırlayın. Yanına salata da yapabilirsiniz. Ben eksik etmem genelde.
Afiyet olsun sizlere.

Perşembe, Ekim 26, 2006

Cirgindiş

Cirgindiş Çeçenlerin en sevdiği yemektir. Ben de bir Çeçen gelini olarak kayınvalidem yaparken resimlerini çekip sizi bu meraktan kurtarmak istedim. Aldığım tarif ise şöyle
Malzemeler:
Kemikli et
Un
Su
Tuz
2 büyük baş sarımsak
2-3 yemek kaşığı margarin
Salça
Yapılışı:
Öncelikle eti geniş bir tencerede bol su ile haşlarız. Hamurunu ise un, tuz, et suyu ve normal su ile hazırlarız. Et suyu hamurun yumuşak olmasını sağlarmış. Resimlerde gördüğünüz gibi, önce hamuru küçük küçük rulolar yapıp, sonra da bıçakla kesip daha da küçültüyoruz. Her birini unladığımız tahtaya koyup, dört parmağımızı üzerine bastırıp çekiyoruz. Böylece hamurumuz incelmiş ve şekil almış olacak. Hamur bitene kadar aynı işlem yapılır.
Haşlanan etleri ayrı bir kaba alıp, üzerini soğumaması için kapatalım. Eti haşladığımız su azalmış ise üzerine biraz daha su ekleyip kaynatalım ve içerisine hamurlarımızı atalım. Hamurları iyice yumuşayana kadar kaynatıyoruz. Yaklaşık 20 dakika. Haşlama suyunun çok olması gerek.
Diğer tarafta ise margarini bir tavada eritin ve içerisine bir ya da iki kaçık kadar salça koyup iyice karıştırın. İçerisine iyice ezilmiş sarımsakları ilave edin. Servis ederken de içerisine hamurları haşladığımız sudan birkaç kepçe koyalım.
Hamurlar haşlanınca genişce bir tepsiye çıkarın ve eti ve sarımsak soslarını arasına yerleştirin. Haşlanmış hamurlar sarımsak sosuna batırılır ve bir parça et alınarak yenilir.
Çeçenlerin vazgeçilmez yemeği cirgindiş işte böyle bir yemek.

Cumartesi, Ekim 21, 2006

Fırında Sütlü Tavuk

Tabağımın görüntüsü iyi değil biliyorum ama iş dönüşü Utkuyu alıp kendimi eve atmış, yemeği iftara yetiştirmek için koşuştururken tabağa güzel bir görünüm vermek için sabrım gelmedi, resmini bile zor çektim. Yemeğimiz ise bana göre lezzetliydi. Malzemelerin miktarını size bıraktım.
Malzemeler:
  • Tavuk
  • Süt
  • Yağ
  • Patates
  • Tuz-Karabiber
Yapılışı:
Derin bir kaba tavuklarımızı koyuyoruz, tuz ve karabiberle ovuduktan sonra üzerini geçecek kadar süt ile dinlenmeye bırakıyoruz. Ben akşamdan sabaha kadar beklettim. Tavuk sütü bir miktar çekiyor, kalan sütü dökebilirsiniz. Tavuğu dilimlediğimiz patateslerle yağlayıp, isteğe göre baharatla tatlandırıp fırınlayabilirsiniz.
Afiyet olsun sizlere...

Cuma, Ekim 13, 2006

Tarhana Çorbası_Maraş Usulü











Tarhana deyince genelde akla baharatlı kurutulmuş hamur akla gelir. Bizim tarhanamız biraz farklıdır. Dövmeyi pişiririz, soğuduğunda süzme yoğurtla karıştırıp, sonra da tepsilerde köfte gibi parçacıklar halinde kuruturuz. Maraş tarhanasının sadece kurutuluş aşaması farklıdır ama malzeme farklılığından olsa gerek daha lezzetli olur. Annem de bir Maraşlı olduğundan aşinayızdır Maraş mutfağına. Şimdi gelelim tarnanın çorbasının yapımına.
Parantez içindekiler benim yaptığım ölçülerim.
Malzemeler...

  • Kuru tarhana(iki elimle 3-4 avuç)
  • Su(2 lt kadar)
  • 4-5 diş iri sarımsak
  • Nane-Yağ
  • Tuz

Yapılışı...

Tarhanayı 9-10 saat öncesinden üzerini geçecek kadar su koyup bekletiyoruz. Bu süre zarfında tarhanamız iyice yumuşamış olacak ve ekşi suyu çıkacaktır. Ekşi olmasını istemiyorsanız suyunu döküp yıkayın tarhananızı. Üzerine de tarhananınızın miktarına göre su ekleyip pişirmeye bırakıyoruz. Ben düdüklüde pişiriyorum daha güzel ve kısa sürede. 45-50 dk orata hararetli ısıda piştikten sonra blendırdan geçirip, ezdiğimiz sarımsakları ilave ediyoruz. Üzerine kızgın yağada kavrulan naneleri döküyoruz.

Mis gibi tarhana kokusunu alır gibiyim...

Afiyet olsun herkese.

Çarşamba, Temmuz 26, 2006

Pratik Poğaça

Bu poğaça benim en favori poğaçam. Zaten başka poğaça deneme zahmetine girmem. Çünkü hem çok pratik hem malzemesi çok az hem de tadına doyum olmaz. Komşumuz Yusuf Bey tatile çıkmadan önce istedi benden. Alalacele hazırladım. Utkuya da gönül rahatlığı ile yediriyorum. Tarifini eltim Pelin abladan almıştım. Adı Pelin ablanın poğaçası olarak geçer bizde.
Malzemelere gelince;
  • 1 su bardağı yağ
  • 1 su bardağı su
  • 1 yemek kaşığı şeker
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 1 pk. Instant kuru maya
  • Aldığı kadar un

İç malzemesi (ölçüsü size kalmış)

  • Beyaz peynir
  • Maynadoz
  • İki tane haşlanmış patates
  • Yarım bardak kadar da kaşar rendesi
  • Karabiber
  • üzeri için 1 yumurtanın sarısı

Yapılışı;

Önce bir bardak suya şeker, tuz ve mayayı ekleyip karıştırıyoruz. Yoğurma kabımızın içine ekleyip ardından da yağı ekliyoruz. Asıl tarifte yoğurt yok ama ben iki yemek kaşığı eklerim. Sonra da unu ilave edip yoğuruyoruz. Kuru maya ile hamur yapmasını çok severim hemen toparlanır. Diğer türlü elime yapış yapış bulaşır ve uğraştırır beni. Hamuru hazır ettikten sonra iki beze yapıp mayalanmasını bekleyeceğiz.

İç malzemesini de patates ve kaşar eklemeseniz de olur ama kaşar, patates ve bol karabiber tadını çok değiştiriyor.

Evyenizi güzelce temizleyip kurulayın ve ilk bezeyi elinize alın ve biraz toparlayın. Evyenin üzerine koyun ve yavaş yavaş eliniz ile genişletin. Ben merdane kullanmam isterseniz siz kullanın ama maksat pratiklik ise tavsiye etmem. Oldukça ince bir şekilde orta büyüklükteki bir tepsi genişliğinde getirdikten sonra 8 dilime ayırıyoruz. Harcımızdan bol miktarda içine koyup sigara böreği gibi sarıp ay şeklini veriyoruz. Diğer beze için de aynı işlemi yaptıktan sonra üzerine bir yumurta sarısını yediriyoruz. Çörek otunu da ekledikten sonra önceden ısıtılmış 160 derecelik fırında pişiriyoruz.

Anlatırken biraz uzun oldu ama yapımı o kadar da uzun değil. Belki de pratiklikle alakalıdır ama benim gibi çalışan bir bayan olunca ve misafirlerine pastahaneden alınmış hazır bir şeyler ikram etmeyi sevmeyenlerdenseniz işte size güzel ve de kolay bir tarif. Beğenirsiniz umarım. Sevgiler...