Cuma, Aralık 29, 2006

Kereviz Çanağında Mantar

Çok fazla zamanım olmadağı için görüntüsü biraz özentisiz oldu ama tadı çok güzeldi. Yanında da tereyağlı güzel bir pilav yaptım.
Mantarı çok sevdiğimizden bayıla bayıla yedik sevgili eltişkom Pelin ile. Damak tadlarımız çok yakın. Benim en yakın arkadaşım kendisi. Yalnız bu pazartesi Almanyaya gitti. Eşinden ve çocuklarından ayrıldı. Son zamanlarda iyi değildi. Psikolojik destek alıyordu ve antidepresan kullanıyordu sürekli. Kendisi için en iyi olanı tercih etti bana göre. Şimdiden özlemeye başladım. Yalnızlık buhranına girmek üzereyim.
Tüm sevdiklerim benden uzakta.
Kendimden bahsetmekten yemeğin tarifini vermeyi unutacağım neredeyse :)
Malzemeler:
  • 4 ad. orta boy kereviz
  • 1 kutu mantar
  • 150 gr kıyma
  • 1 küçük soğan
  • 2 yeşil biber
  • 3 ortaboy domates
  • tuz-karabiber-kırmızıbiber
  • limon
  • 100 gr kadar kaşar rendesi
Yapılışı:
  • Kerevizler temizlenip ikiye bölünür ve limonlu, tuzlu suda 10-15 dk kadar haşlanır.
  • Kerevizler haşlanırken mantarlı içimizi hazırlayalım. Kıymayı bir miktar sıvı yağ ve su ile kavuralım. Arkasından doğradığımız mantarları ilave edelim. Biraz beklettikten sonra soğan ve biberi ilave edelim. Kabuklarını soyup doğradığımız domatesleri ve baharatlarını da ilave ettikten sonra tenceremizin ağnızı kapatıp, kısık ateşde pişmesini bekleyelim.
  • Haşlanmış kerevizlerimizin ortasını kaşık ile oyalım ve çanak hazırlayalım. Çanakların içine mantarlı karışımdan koyup, üzerine de kaşar peyniri ilave edip üzeri kızarana kadar fırınlayalım.

Bayramınızı ve yeni yılınızı kutluyorum. Sevdikleriniz ile birlikte güzel yıllar geçirmenizi temenni ediyorum. Yine geride bıraktığımız yılın muhasebesini yapma, gelecek yıl için yeni fikirler alma zamanı geldi. Açıkcası kendimi pek iyi hissedemiyorum.

Tatili de fırsat bilerek mutfaktan çıkamam artık ben.

Sevgi ile kalın.

Pazartesi, Aralık 25, 2006

Bayram Kurabiyesi

Çocukken, arkadaşlarım adımdan dolayı bana "kurabiye canavarı" derdi. Aklıma gelen tek kurabiye ise bayramlarda yapılan kurabiyemiz olurdu. Evet kurabiyeyi çok severdim. Annemin özenle hazırlayıp sakladığı kurabiyeleri bulup, gizlice fıstıklarını yerdim. Hatta fıstığı büyük olanı seçerdim ki dişe dokunsun değil mi? Yıllar oldu yapmayalı. Sonia'nın düzenlediği etkinliği fırsat bilerek yapayım dedim. Anteplilerin bayramlardaki vazgeçilmez kurabiyesidir. Gerçi şimdilerde pastahanelerde hazır satılıyor.
Damakta ezilecek şekilde bir kıvamı vardır.
Benim en sevdiğim ise fıstıklı olan. Fındıklı yapanı hiç görmedim. Bu arada fındığı kahve makinemde inceltirken, makinem yandı.
Resim çekerken ise; benim tatlı kuzum kurabiyelerin fıstıklarını aşırıyor. Kime çekmiş acaba. :))
Ortada ise kendime torpil geçtiğim kurabiyem var.

Malzemeler:
  • 250 gr incecik çekilmiş irmik
  • 250 gr un
  • 250 gr oda ısısında katı yağ(ben vita yağ ve sade yağ karışımı yaptım. Tereyağ ya da margarin kullanılmaz)
  • 250 gr pudra şekeri
  • Üzerine fıstık


Fıstıklı yapmak için 100 gr ince çekilmiş fıstık
Fındıklı yapmak için 50 gr çekilmiş fındık.
Yapılışı:

  • Yağ ve şeker, krem kıvamını alana kadar mikserde çırpılır.
  • Ardından irmik ve un atılır. Hamur yoğurdukça kendine geliyor. Ben, çiğ köfte yoğurur gibi yoğurdum.
  • Kıvamını anlamak için ise rulo yapıp uçlarını birleştirince çatlama yapmıyorsa olmuştur.
  • Ben hamuru ikiye böldüm. Yarısını fıstıklı, kalan yarısını sade ve fındıklı olarak. Yalnız, fıstık ve fındık ilave ettiğinizde tekrar yağ ihtiyacı oluyor. Ben fıstığı ve fındığı ekledikten sonra, kıvamını yakalayana kadar yağ ilavesi yaptım.
  • Yağlanmamış tepsiye, resimdeki gibi şekil verilir ve önceden ısıtılmış 170 C fırında 10-15 dk. pişirilir.

Muhabbetle kalın...
Not: Etkinliği tek kurabiye ile katılmak istemezdim aslında ama Utku ile ancak yetişebildim.

Cuma, Aralık 22, 2006

Ekşili Maraş Çorbası


Bu çorbayı ne zaman yapsam aklıma çocukluğum gelir. Annem sabah namazından sonra bu çorbayı yapardı ve mis gibi kokusu ile uyanırdım. Sonra komşularımızı davet eder ve iki katlı evimizin terasında, asma ağacının gölgesinin altında, serin serin içerdik çorbamızı. Zaman nasıl geçerdi anlamazdık. O zamanlar "komşuluk" varmış. Şimdi ise; aranızın iyi olduğu komşunuza sabah kahvesine "çıkar" ya da "inersiniz". Hatta bazen, karşılaşınca selam dahi vermeyecek kadar pintileşen insanlar var.
Bu çorba Maraşlılara ait ve buradaki yakınlarımız sürekli ister. Benim yaptığım patlıcanlı, annem dün akşam ıspanaklısını yapmıştı. Semizotu, pazı, marul ile de yapılabilir. Benim favorim ise semizotu ile olandır. Diğerlerini de yaptıkca siteye eklerim.
Malzemeler:
  • 1 bardak dövme(aşurelik buğday)
  • 1 bardak kırmızı mercimek
  • 1 bardak ıslanmış nohut
  • 1 tatlı kaşığı kırmızı biber
  • tuz
  • 4-5 diş sarımsak
  • 1 büyük Patlıcan (semizotu, pazı, ıspanak, marul vb.)
  • Bir limon
  • 1.5-2 lt kadar kaynamış su

Üzerine yağ ve nane

Yapılışı :

  • Bir gece öncesinden ıslattığımız nohutu, mercimeği, tuz ve kırmızıbiberi kaynamış su ile düdüklüde yarım saat kadar pişiriyoruz.
  • Sonra içerisine koymak istediğimiz malzemeyi(patlıcan, semizotu, pazı, ıspanak, marul vb.) limonu ve ezdiğiniz sarımsağı da ekleyip tekrar pişmeye bırakıyoruz.
  • Üzerine nane ve yağ yakıyoruz.

Aşurelik buğdaya burada "dövme"denir. Ben dövemi Maraş'tan alırım. Farkı ise; değirmende bir kaç defa çekilmiş olmasıdır. Zaten elinize alınca unlu yapısını farkedersiniz. Bu da yemeğin daha özlü olmasını sağlıyor. Aynı zamanda diğerleri gibi tane tane dişe gelmiyor, yemeğin içinde erimiş oluyor. Yolunuz Maraşa düşerse almadan gitmeyin derim. Farkı göreceksiniz.

Antep - Maraş arası 80 km ve 1-1.5 saatte gidilir. Fakat şiveleri, yemekleri, insanları, damak tadları çok farklıdır. Küçük, tatlı bir şehirdir Maraş. Yine de ne zaman şehir dışına çıkıp gelsem, Antebin girişinde deriiin bir nefes alırım. Memleketin hali çok başka arkadaşlar. Lafı çok uzatmadan gideyim artık.

Güzel hafta sonları size...

Muhabbetle...

ps. "Yine yılbaşı ve bayram etkinliği" için bir şey hazırlayamadım. Hafta sonu çalışmalara başlayacağım.

Salı, Aralık 19, 2006

Soğan Kebabı

Soğan kebabı da Gaziantep yemeklerindendir. Hemen her matkette ya da manavda "kabablık soğan" satılır. Bunların tek farkı küçük olması. Başka hiç bir özelliği yok. Yapımı çok kolay ama bir o kadar da lezzetli. Yine buradaki taş fırınlarda pişirilir. Bu fırınlar bizim hayatımızı ne kadar da kolaylaştırıyormuş meğer. Fırına giden yemek, sıra yoksa yarım saat sonra gelir. Hatta çoğu zaman semtimizin kasabını arayıp sipariş verebiliyoruz. Kaç kişilik olduğunu söylememiz yeter. Sonra da evimize kadar getirirler. Her kasabın yanında pide fırını muhakkak vardır. Organize çalışırlar zaten. İşimiz çok kolay değil mi?
Lakin ben, kendim hazırlamayı tercih ediyorum. Neden kolay olanı tercih etmiyorum bilmiyorum. Sanırım "ben yaptım" demeyi seviyorum.

Malzemeler:
  • 1 kğ kebablık soğan
  • 600 gr orta yağlı kıyma
  • Tuz
  • bol miktar karabiber
  • 3 yemek kaşığı nar ekşisi(nar pekmezi)
  • 1/2 su bardağı su

Yapılışı:

  • Önce soğanlarımızı iki taraflı baş kısımlarını kesip yıkayalım.
  • Kıymamızı tuz ve karabiber ile iyice yoğruyoruz.
  • Tepsimize sıra ile soğan ve ceviz büyüklüğünce et olacak şekilde dizelim.
  • Üzerine nar ekşisi ve suyu gezdirelim.
  • Bu şekilde fırınlıyoruz.

Soğan kebabını da patlıcan kebabı gibi mangalda yapabilirsiniz. Piştikten sonra bir tepsiye dizip, sulandırılmış nar ekşisini ilave edip, üzerini kapatarak 10 dk. kadar çok kısık ateşte dinlendirebilirsiniz.

Muhabbetle kalın...

Pazartesi, Aralık 18, 2006

Katkı Maddesi-Alıntıdır-

Geçenlerde bu yazı bir şekilde elime geçti ve print ettim. Sürekli yanımda taşıyorum ve çevremdekilere de verdim. Şimdi ben aldığım her ürünün içeriğini kontrol ediyorum. Saplantı oldu neredeyse. Utkumu nasıl koruyacağım bu tür gıdalardan bilemiyorum.
Cola hiç tüketmiyoruz ama Schweppes'i severdik. Ondan da vazgeçtik mecburen. Salam sevmem, sosisi ise unutacağım. Ama sucuk olayına çözümü güvenilir bir kasaba yaptırmakda buldum. Neyseki kaşar ile ilgili sorun yok. Diğerlerini de ya almıyordum ya da çok az alıyordum. Ama vişne suyunu çok severdim. Ondan vazgeçmek zor olacak.

Yazıyı sizlerle de paylaşmak istedim. Umarım faydası olur.
Muhabbetle...



HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA SONUÇLARI
Piyasada satılan hazır gıda maddeleri ülkemizde insan sağlığını ciddi biçimde etkileyecek derecede katkı maddeleri içermektedir. Ancak bu maddeler, tüm çabalara rağmen medya aracılığı ile ilan edilememektedir. Günümüzde gıda sektörü büyük bir tröst halini almıştır. Örneğin hiçbir yayın organında Coca -Cola'nın zararlı olduğunu göremezsiniz. Ancak biz tüketiciler, aile fertlerimizi, çevremizdeki arkadaşlarımızı, haberdar ederek bilinçlendirebiliriz. Son yıllarda kanser vakalarının neden devamlı artış gösterdiğini hiç düşündünüz mü? Siz çocuğunuzun kanserojen madde içeren gıda almasını ister misiniz? Peki niye ketçap alıyorsunuz? Sizlere aşağıda sunduğumuz tablo alacağınız hazır gıda maddelerindeki katkılarla ilgili bilgi vermektedir. Sağlığınız için: Lütfen her hangi bir gıda maddesi satın almadan önce ambalajının üzerini dikkatlice okuyun.

ZARARSIZ KATKILAR
E100, 103, 104, 105, 111, 121, 122, 126,130, 132, 140,151, 152, 160,161, 162, 163, 170, 174, 175, 180, 181, 200, 201, 202, 203, 236, 237,238, 260, 261, 262, 263, 270, 280, 281, 282, 290, 300, 301, 303, 304, 305,306, 307, 308, 309, 322, 325, 326, 327, 331, 332, 333, 334, 336, 337, 382, 400, 401, 402, 403, 404,405, 406, 408, 410, 411, 420, 421, 422, 440, 471, 472, 473, 474, 475,480

SÜPHELİ KATKILAR
E125, 141, 150, 153, 171, 172, 173, 240, 241, 477, 605 E220,221,222,223,224, 338, 339, 340, 341, 460, 461, 466, 407 (MİDE VE BAĞIRSAK HASTALIKLARI) E200 (VUCUTTAKİ VİTAMİN B12 YI YOK EDİYOR) E250,251, 320, 321 (KALP HASTALIKLARI, DAMAR SERTLİKLER VE TIKANIKLIKLARI) TEHLİKELİ KATKILAR E102, 120, E311, 312 (NÖROLOJİK HASTALIKLAR) KANSEROJEN KATKILAR E102, 110, 123, 124, 131, 142, 210, 211, 213, 214, 215,216, 217 ÖRNEĞİN E211-SODYUM BENZOAT KETÇAPLARDA BULUNMAKTADIR. 123 ve 110 ABD, İNGİLTERE, FRANSA, ALMANYA, RUSYA,JAPONYA VE DAHA BİRÇOK ÜLKEDE YASAKLANMIŞTIR. FAKAT ÜLKEMİZDE RENKLİ DRAJE ÇİKOLATALARDA VE KAYMAKLI BİSKÜVİLERDE KULLANILMAKTADIR.

EN TEHLİKELİ KANSEROJEN KATKI:
E330 ( NE YAZIKKİ BİRÇOK HAZIR GIDADA KULLANILMAKTADIR.) BAZI HAZIR GIDALARDA TESBİT EDİLEN KATKI MADDELERİ E330 - ÜLKER LÜKS GOFRET, MEYSU (ÖZELLİKLE KAYISI), KNOR DOMATES ÇORBA, TÜM TENEKE KONSERVE VE TURŞULAR, 7UP, SCHWEPPES (TÜM ÜRÜNLERİ), JELİBON, TAMEK YAPRAK SARMA, PİYALE HAZ IR ÇORBA, OLİPS,

E250 - TÜM SALAMLARDA

E300 - FANTA PORTAKAL, CİNOMEL

E320 - ETİ PUFY, KNORR İŞKEMBE ÇORBA

E223 - ÜLKER HAYLAYF, ALBENİ

E322 - ÜLKER ÇOKOKREM,TÜM KOLALI İÇECEKLERDE KULLANILAN KATKI MADDELERİNİN TESBİTİ İÇİN ANALİZ YAPILMASINA İZİN VERİLMEMİŞTİR. LÜTFEN ÇOĞALTARAK DOSTLARINIZA DAĞITINIZ. Bilgilerinize sunulur...

Doç .Dr. Mustafa TÜRKMEN

***DOGAL GIDALAR TUKETELIM

Çarşamba, Aralık 13, 2006

Kabaklı, Baharatlı Kurabiye

İlk defa bir etkinliğe katılıyorum ve ilk defa kabaklı bir kurabiye denedim. Kabaklamayı daha önce yayımladığım için onunla katılamazdım. Ben de daha önce hiç denemediğim bir şey yapayım dedim. Tarifini nereden aldığımı hatırlayamadım, yarım ölçü yaptım ve bir tepsi yaklaşık 20 ad. çıktı. Bir gün dayanabildiler ancak, hemen bittiler. Ilık olarak yenmesini tavsiye ediyorum. Ben gece saat 01:00 gibi tadına bakmak için bir tane yedim. Dayanamadım iki tane de resim çekerken yedim. Sıcakken içerisinde bal varmış gibi bir tad geliyor. Resim çekmek, kurabiye yapmaktan zor geldi açıkcası. Hala güzel resim çekmeyi beceremiyorum. Onu da zamanla öğrenirim umarım.
Mazemeler:
  • 300 gr un
  • bir çimdik tuz
  • 1 tatlı kaşığı tarçın
  • 1 çay kaşığı karanfil tozu
  • 1 çay kaşığı muskat rendesi
  • 1 çay kaşığı karbonat
  • 1 pk. vanilya
  • 150 gr şeker
  • 1 yemek kaşığı pekmez
  • 1 yumurta
  • 90 gr katı yağ
  • 1 su bardağı kadar bal kabağı püresi
  • 1/2 su bardağı kuru üzüm
  • 3/4 su bardağı ceviz

Kabak Püresi: Kabaklamadan artan kabağımı dondurucuda saklıyordum. Yarım kilo kadardı. Yağlı tepside 1 saat kadar fırınlanarak püre yapılması gerekiyordu. Ben haşladım. Haşlama iyi bir metod değil aslında. Kabağın tadı suyu ile birlikte dökülmüş oluyor. Bir dahaki sefere fırınlayarak yapmayı düşünüyorum.

Yapılışı :

  • Fırın 160 derecede ısıtılır.

  • Un, tuz, soda, baharatlar karıştırılır ve elenir.

  • Başka bir kabta yağ, şeker iyice karıştırılır ve yumurta kırılır. Kabak püresi ve vanilyadan sonra ceviz ve kuş üzümünü de ekleyelim. Homojen bir karışım elde edilir.

  • Unlu karışımı da ekleyelim. (Kurabiyelerin sertleşmemesi için unu kattıktan sonra çok yoğurmamak gerekirmiş)

  • YAĞSIZ tepsiye tatlı kaşığı ile düşürelim.

  • 20 dk. kadar pişirilir.

Sonra da afiyetle sevdiklerinizle birlikte yenilir.

Muhabbetle...

Her hakkı Bloglararası "Kabak Tadi" Projesine aittir. Bu yazımla ilgili hiçbir maddi talebim olmayacaktır.

Salı, Aralık 12, 2006

Otlu Çubuklar ve Zeytinlerim


Hafta sonu Utku beyimiz yesin diye poğaça hazırlamak istedim. Tabi herşeyden olmalı içinde, bir de kolay yemesi için çubuk olsun dedik. Portakal ağacından aldığım bu tarifi uyguladım. Tarife sadık kalmadım açıkcası. Dereteotu yoktu, taze nanem de yoktu vee maydanozum da çok azdıı. Ama olsun kafaya koymuştum bir kere. Yapacağım dedim ya. Olan malzemelerle idare ettik. Ne yapalım bir dahaki sefere malzemelerin hepsi ile yaparız Utkumuza. Utku beyimiz sabah aç karnına çubukları görünce "maammaa" diye sevinç çığlığı kopardı ve iki eline birer tane aldı. Bir tanesini yedi, diğerinin parçalarını süpürdüm malesef.

Köyümüzden gelen zeytinlerimizi de tatlılandırdım. Siyah olanı dilimleyerek tatlandırdım. Yeşilin ise çekirdeklerini çıkararak. Dilimleme ve çekirdek çıkarma işlemlerini benim vaktim olmadığı için anne sultan halletti. Gerisi ise sürekli zeytinlerin suyunu değiştirmekten ibaret. Servis ederken de zeytinyağ, limon, kekik ve kırmızı biber de ekleyince deymeyin keyfimize.
Muhabbetle...
Not: Yemek etkinliği için henüz bir şey yapamadım. Gerçi daha önce de hiç katılmamıştım ama. Bu defa kararlıyım ben de katılacağım. Bu akşam denemelerim başlayacak.

Cumartesi, Aralık 09, 2006

Beyran


Beyran Anteplilerin kahvaltıda yedikleri bir çeşit çorba. Genelde evde yapılmaz, bunu yapan ve bu çorba ile ün salmış lokantalar vardır. Oralarda servis bakır tabaklarda yapılır ve yağ olarak iç yağ(beden yağı) kullanılır. Et didiklenmiş haldedir kemikli servis edildiğini görmedim hiç. Ben onunla uğraşmak istemedim açıkcası. Bakır tabağım da, iç yağım da yokdu. Et haşlama yapıyordum, suyunu değerlendireceğim ya Utku içsin diye, içine pirinç attım. Baktım Beyran gibi olur. Sos da hazırladım. İşte beyraann. Tadı aynıydı. Tek fark sunumu. Bir sabah Beyran yemeye gittiğimde orijinal resmini çekip yayımlarım. Görüntü dahi iştah açar. Tabi şimdi sabah sabah bu yenir mi diyorsunuzdur. Bir dilim limon ile öyle güzel yenir ki. Biz Antepliler severiz boğazımızı. :))
Malzemeler:
  • 1 kğ kadar kuzu gerdan
  • 1 çay bardağı kadar pirinç
  • 10 diş kadar sarımsak
  • kırmızı toz biber-karabiber-tuz
  • 3 yemek kaşığı tereyağ

Yapılışı :

  • Bildiğimiz et haşlaması yapılır.
  • Et piştikten sonra ben içerisine direk pirinci attım. Normalde lokantalarda pirinç ayrı yerde pişmiş halde durur. Bakır tabağın dibi iç yağ ile yağlanmış olur, pirinç, üzerine et haşlaması ve sarımsak sos konulur yanında bir dilim limon ile servis yapılır.
  • Yağı erittim, kırmızı biber , karabiber ve ezdiğim sarımsakları da ilave ettim.

Tabağıma çorbamdan koyup üzerine de sos koydum istediğim kadar. Limon da sıkıp bir güzel içtik. Limonu çok seven Utkuya göre oldu tam. Utkunun damak tadı bu arkadaşlar. Sarımsaklı, ekşili ve hafif acı. Bu tadı çok seviyor. Tatlı ile arası pek yok. Bebeğiniz için besleyici ve istah açıcı.

Afiyetler olsun herkese. Muhabbetle...

Çarşamba, Aralık 06, 2006

Midye Tatlısı

İlk defa denediğim tadına doyamadığım midye tatlısı. Annem baklava gibi olmuş dedi hatta. Bu sabah evde kendisi de yapmış. Şerbetini koymadan dolapda saklıyor. Misafiri geldiğinde şerbetini hazırlayıp üzerine döküyor. İşte hazır. Yanında da küçük bir dilim dondurma. Misafileriniz için nefis bir ikili. Ben bu tarifi görümcemden almıştım.
Hamur Malzemeleri:
  • 1 çağ bardağı sıvı yağ
  • 1 çay bardağı süt
  • 1/3 Pakmaya
  • 1 yumurta
  • 1 tatlı kaşığı şeker
  • bir tutam tuz
  • aldığı kadar un

İç malzemesi için de yeteri kadar ceviz

hamuru açmak için bir miktar nişasta

üzerine sürmek için bir yemek kaşığı kadar tereyağ

Şerbeti için 4 su bardağı şeker, 4 su bardağı su

Yapılışı :

  • Tüm malzemelerden yumuşak ve ele yapışmayan bir hamur elde edelim. 15-20 dakika dinlendirelim.

  • Hamuru altı eşit parçaya bölelim.

  • Her birini nişasta ile tabak büyüklüğünde açıp, üst üste koyuyoruz.

  • Üst üst koyduğumuz hamurları yine nişasta yardımı ile açarak büyük bir hamur elde ediyoruz.
  • Bu hamuru rulo yapıyoruz ve 1 cm kadar dilimliyoruz.

  • Dilimlediğimiz birer cm lik spiral halkalarımızı alıyoruz ve resimdeki gibi en ortasından aşağı iterek huni gibi şekil veriyoruz ve arasına ceviz koyup ikiye katlıyoruz.

  • Yağlanmış tepsimize yerleştirip erittiğimiz tereyağını fırça yardımı ile üzerlerine sürelim ve 175 derecede kızarana kadar pişirelim. Ve soğumasını bekleyelim.

  • Sonra da şerbetini hazırlayalım. Biri soğuk biri sıcakken şerbetini ilave edip çekmesini bekleyelim.

  • Tatlımız hem pişerken kabarıyor hem de şerbetini emerken.

Hamur açmayı bilmeyen ben bile yaptım. Nişasta hamuru birbirine yapıştırmıyor ve kat kat bir görüntü veriyor. Denemenizi tavsiye ediyorum. Oldukça hafif bir tatlı.

Muhabbetle...

Muhabbetle.

Pazartesi, Aralık 04, 2006

Taraftar Pastası


Pastası için Portakal Ağacındaki Kümbet Pastayı kullandım. Orada detayları var.
Şeker Hamuru için ise; Emel Başdoğan'ın şeker hamurunu kullandım. Pastacı Burcu Hanımın sitesinden almıştım tarifini.
Şeker Hamuru için:(Ben yarısını kullandım)
  • 1 kg pudra şekeri
  • 70 gr su
  • 15 gr toz jelatin
  • 80 gr glikoz
  • ektra pudra şekeri
Yapışılışı: Öncelikle arkadaşlar şeker hamurunu ben acemice denedim olur gibi oldu. İleride inşallah daha çok denemelerim olacak. Kafayı takmış durumdayım. Rüyalarıma dahi giriyor. Şeker hamurumu yaptım ve hamurumun üçte birini mavi boya ile yoğurdum. Kalanı ise sarı boya ile boyadım. Mutfak tezgahımı temizledim ve önce lacivert altıgenlerimi hazırladım. Ardından da sarı altıgenlerimi yaptım. Ama öncesinde bilgisayardan bir altıgen çıktısı alıp, karton bir kalıp hazırladım kendime. Sıraya göre altıgenlerimi yerleştirdim. İşte bu kadaaarr.
Pastayı daha önce hazırladığımdan kolay oldu. Siz de şeker hamuru deneyecekseniz eğer bu modelden başlayın arkadaşlar. Sabah pastayı yaparsınız, akşam da kaplamasını. Aynı zamanda altıgen kesip yerleştirdiğimizden yani tamamen tek defada kaplama yapmadığımızdan kolay olacak.
Sevgiler ...