Cumartesi, Aralık 29, 2007

Sandvic Kurabiye

Bu defa şeytanın bacağını kıracağım dedim kendi kendime. Uzun süredir katılamadığım etkinliklerden sonra bu defa katılmalıydım. O kadar koşturmaya ve yorgunluğa rağmen gecikmeli de olsa sevgili Burçin'in ev sahibi olduğu "En Tatlı Hediyeler" etkinliğine katılıyorum.
Kurabiyemizi tanıtayım size. Kendileri arasına krema koymadan da yenilebilir. Hatta istediğiniz tarzdan krema, marmelat, çikolata da koyabilirsiniz. Yediğim en lezzetli, yaptığım en kolay kakaolu kurabiyelerden biridir aynı zamanda. Ve şimdi kime hediye etsem diye düşünüyorum.
Sandvic Kurabiye
  • 175 gr. un
  • 50 gr kakao
  • 1 çay kaşığı kabartma tozu
  • 150 gr şeker
  • 150 gr margarin (oda ısısında beklemiş)
  • 1 yumurta
  • bir tutam tuz

Kreması için; yarım paket (100 ml) süt kremasını pudra şekeri ile çırptım. Yarım paket de krema sertleştirici ilave ettim.

Yapımı
  • Yumurta, şeker, yağı elimle karıştırdım.
  • Arkasından diğer malzemeleri ilave edip, yoğurdum.
  • Hamuru 10-15 dakika dinlendirdim.
  • Hamurdan büyük parçalar kopardım ve mardane ile açtım.
  • Yuvarlak kalıbım olmadığından bardak ile kestim.
  • Hamur kırılgan olduğundan bıçak ile yavaçca zeminden kaldırdım ve yağlı kağıt üzerine koydum.
  • 190 C fırında 10 dakika pişirdim. Daha fazla kesinlikle pişirmeyin. Fırından ilk çıktığında yumuşak olacaktır. Soğudukça kıvamını buluyor.
  • Soğuttuktan sonra kremasını sürdüm arasına ve buzdolabında beklettim.
Annem halley gibi olmuş diyerek yedi. Bu kadar basit malzemelerden nasıl bu kadar güzel bir tad çıktı anlayamadım.
Burçin'in etkinliği devam etmekte ve gerçekten çok yorulmuş. Arkadaşımız çok titiz ve düzenli kesinlikle. Ellerine sağlık Burçin.
Ve yeni yılınızı şimdiden kutluyorum. Umarım 2007'de yaşadığımız acıları dindirecek güzellikte bir yıl olur 2008. Mutlu, huzurlu bir yıl diliyorum tüm dostlara. Sevgilerimle.

Pazar, Aralık 16, 2007

Çikolatalı Kekler

Son zamanlarda çikolatalı pasta, kek, kurabiye ne olursa yemek istiyorum. Yemek günlüklerindeki çikolatalı tariflere bakıp uzun uzun hayaller kuruyorum hatta. Bu iki kek görünürde birbirine benzese de farklı tarifler.
Çikolatalı Kuru Kek
  • 3 yumurta
  • 1 su bardağı şeker
  • 120 gr margarin
  • 100 gr çikolata
  • 1 pk (25 gr) kakao
  • 1 pk kabartma tozu
  • 1 su bardağı ceviz
  • 1 çay kaşığı tarçın (isteğe bağlı)
  • 2,5 ~ su bardağı un
Yapılışı :
  • Yağ, şeker bir kaç dakika çırpılır.
  • Yumurtalar ilave edilip çırpmaya devam edilir.
  • Benmaride erittiğimiz çikolata (soğumuşken) ve ceviz ilave edilir plastik ya da tahta bir spatula ile karıştırılır.
  • Elediğimiz un, kabartma tozu, tarçın ve kakaoyu da ilave edip karıştırmaya devam edelim.
  • Yağladığınız kalıpta, 170 C de pişirelim.



Muzlu Çikolatalı Kuru Kek

  • 1 su bardağı şeker
  • 2.5 su bardağı un
  • 25 gr kakao
  • 3 yumurta
  • 100 ml ılık su
  • 100 ml süt
  • 100 ml yağ
  • 1 tane olgun muz
  • 1 pk. kabartma tozu
  • 1 çay kaşığı kabartma sodası
  • 100 gr çikolata
  • 1/2 su bardağı ceviz

Yapılışı :

  • Yumurta ve şekerleri 3-4 dakika kadar çırpalım.
  • Benmaride erittiğimiz çikolatayı (soğumuş) ilave edip tahta ya da plastik spatula ile karıştırmaya başlayalım.
  • Su, süt, yağ , rendelediğimiz muz ve cevizi de ilave edip karıştıralım.
  • Un, kakao, kabartma tozu, sodayı da eleyerek ilave edelim.
  • Yağladığınız kalıpta 170 C de pişirelim. Kek piştikten sonra üzerine de yarım paket hazır çikolata sos hazırlayıp süsleyebilirsiniz.

Ben ve eşim dokusu kuru olan kekleri daha çok severiz. Bu nedenle ilkini daha çok beğenmiştik. Umarım sizler de dener ve beğenirsiniz. Ayrıca evde ne varsa ilave ederek yaptığım uydurma tariflerdir.

Mutlu ve huzurlu günler diliyorum. Sevgilerimle.

Ispanaklı Pide

Kahvaltı konusunda çok hassas bir annem var. Ben ortaokul ve lise yıllarındayken, annem erkenden uyanır kahvaltı sofrasında toplardı hepimizi. Şimdi ben de bir anneyim. Aynı hassasiyeti almış olmalıyım ki, sabahın erken saatlerinde kalkıp kahvaltılık bir şeyler hazırlıyorum.
Bu büyük pideler de sabah kahvaltısı için güzel bir seçenek. Sürekli yaptığım poğaça tarifini bu defa geceden kalan ıspanaklarımı değerlendirmek adına bu şekilde yaptım. Oturup bir arada kahvaltımızı yapamasak da yanımıza alıp dairelerimizde yeme fırsatımız oluyor. Hem bu şekilde oğluma ıspanak da yedirmiş oluyorum.
Hamuru için;
  • 1 su bardağı yağ
  • 1 su bardağı ılık su
  • 1 yemek kaşığı şeker
  • Aldığı kadar un
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 1 paket dr.oetker'in instant mayası
  • İçine; ıspanak yaprakları, peynir
Yapımı;
  • Yoğurma kabımıza yağımızı alalım.
  • Ilık suyumuzun içine tuz, şeker ve mayayı koyup karıştıralım.
  • Yeteri kadar unu ilave edip, yarım saat kadar ılık bir ortamda mayalanmasını bekleyelim.
  • Hamur mayalandıktan sonra büyük parçalar koparalım. Merdane ile temiz bir yerde hamurun üzerinden geçelim. Yaklaşık 15-20 cm çapında daire olacak. Ispanakların üzerine peynir kayup, kenarlarını kıvırarak kapatalım.
  • Bir yumurta sarısı ve çok az yağı karıştırıp üzerlerine sürelim.
  • Yağladığımız tepside 170 C fırında pişirelim.

*Peynir bir böreğe ya da poğaçaya lezzet veren en önemli unsur. Ben Nizip'ten getirttiğim peynirleri börek ve poğaçalarım için kullanıyorum. Antep peynirine çok benziyor aslında. Daha az yağlı olması nedeni ile seviyorum sanırım.

*Ispanakları kesinlikle haşlamadan kullanın.

Sağlıklı bir toplum için düzenli kahvaltı yapmak kaçınılmaz bir gerçek. Bu konuda en büyük görev de biz annelere düşüyor.

Güzel bir hafta geçirmeniz dileği ile. Sevgiler.

******

Bayramlaşmak için gelen tüm arkadaşlarımın Kurban Bayramını kutluyorum. Uzun yıllar hep beraber aynı heyacanı yaşamak temennisi ile. Sevgilerimle.

Cuma, Aralık 14, 2007

Zeytin Salatası

Salatamız; tadlandırılmış yeşil zeytin, yeşil sarımsak ve soğan(kuru sarımsak da olabilir), maydanoz, ceviz, limon ve kırmızı biberin karışımı.


Kahvaltıda zeytin salatası varsa başka bir şey görmez gözüm. Uzun Pazar sabahı kahvaltılarında öyle güzel gider ki.

Zeytin salatasının bana hatırlattıkları arasında çocukluğum, annem ve hamamlar yer alır. Hamam da nereden çıktı diyeceksiniz. Hamamları ile ünlü bir memlekette çocukken benim de hamama gitmişliğim oldu tabi. Hamama giderken ise sıcacık pide arasında zeytin salatasını hazırlardı annem. Hala o kadar lezzetli salata yapamadım. Anne elinden çıkan her yemeğin ayrı bir tadı var elbette.

Bazen bir müzik, bazen bir koku bazen de böyle bir tad ile geçmişini hatırlayabiliyor insan. Ve geçmiş acı da olsa güzel de olsa zamanın bizi nasıl da umarsızca eskittiği hüznü çörekleniyor insanın üzerine. Geçmişimiz, bıkmadan karıştırdığımız hazinemiz. Sayılamayacak kadar çok hazinemizin olması dileği ile.

Sağlıcakla kalın.

Pazar, Aralık 09, 2007

Antep Fıstıklı Kurabiye

Hiç şüphesiz kış mevsiminin en güzel yanlarından biri, dışarıda yağmur yağıyorken, pencere kenarında bir fincan çay eşliğinde kurabiye yemek. Ben de bu vesile ile değişik kurabiye denemeleri yapıyorum. Bu da onlardan biri. Pratik ve farklı görüntüsünün yanısıra lezzetli olmasıyla da vazgeçilmez tarfilerim arasına girdi.
Antep Fıstıklı Kurabiye
  • 1 su bardağı şeker
  • 50 gr yumuşamış tereyağ ya da margarin
  • 2 yumurta
  • 1 portakalın kabuk rendesi
  • 1 bardak kuru üzüm ya da kuru incir
  • 1 bardak antep fıstığı
  • 1 pk. kabartma tozu
  • 1 pk. vanilya
  • 1 çay kaşığı tarçın
  • Aldığı kadar un

Yapımı :

  • Fırınımızı 175 C de ısıtalım.
  • Yağı veşekeri 2-3 dk kadar çırpalım.
  • Yumurtaları tek tek kıralım, vanilya ve portakal kabuğu rendesini de ilave edip çırpmaya devam edelim.
  • Tüm haldeki Antep fıstıklarını ve kuru üzümü de ilave edip karıştıralım.
  • Elediğimiz unu, tarçını* ve kabartma tozunu da karıştıralım.
  • Yumuşak bir kurabiye hamuru elde edelim ve hamuru ikiye bölelim*. Ayrı ayrı rulo yapalım ve yağlı kağıt serili bir tepside 12-20 dk kadar üzeri pembeleşinceye kadar pişirelim.
  • Soğuduktan sonra keskin ve ince bir bıçakla zedelemeden ince dilimler halinde keselim ve pudra şekeri ile servis edelim.

*Ben yaparken hamuru ikiye bölmedim. Pişince kabardı ve büyük dilimler halinde yemek zorunda kaldık. İkiye bölüp ince rulolar yapmak daha doğru olacaktır.

*Tarçın koymasanız da olur. Ben kurabiyelerde tarçın kokusunu çok sevdiğim için çok az ekledim.

Güzel bir hafta geçirmenizi diliyorum. Sağlıcakla kalın. Sevgiler.

*******

Münevver ablacığım ""ki " Bağlacı ile "-ki" Ekinin Yazımı " nı anlattı geçtiğimiz günlerde. Bir çoğumuzun ayrı mı bitişik mi yazmalıyım diye tereddüt ettiği muhakkak. Hadi doğru yazdığımızdan emin olmak için okuyalım Münevver ablamızı.

Pazartesi, Aralık 03, 2007

Maçuri


Kevgir, Esra için hazırlandı bu ay. Ben de Maçuri ile katıldım. Kengir'in en güzel sayısı için buyurun.

Perşembe, Kasım 29, 2007

Kuskus Salatası

Kesinlikle en sevdiğim salatadır. İçeriğini kendinize göre zenginleştirebilirsiniz. Mısır, bezelye, havuç vs. Benim en çok sevdiğim hali ise;

Yarım paket haşlanmış kuskus, 2 tepeleme yemek kaşığı süzme yoğurt, 2 yemek kaşığı mayonez, yeteri kadar tuz, incecik kıydığımız salatalık turşusu, iki ince dal soğan, iki ince dal sarımsak, maydanoz karıştırılır ve bayıla bayıla yenir.

İş ortamında ne yazacağımı bilemiyorum. Beni affedin arkadaşlar. Biliyorum çok uzak kaldım. Ağır aksak gidiyorum işte. :)

Sevgilerimi gönderiyorum. Sağlıcakla kalın.

Pazar, Kasım 25, 2007

...

Kelimeleri seçemiyor insan böyle durumlarda. Ne söylesem eksik kalacak.
Rahat uyu Esracığım. Yakınlarına sabır versin yüce Yaradan.

Esra'nın taziye defteri.

Salı, Kasım 20, 2007

Ispanaklı Pasta

Hafta sonu gelecek misafirlerim için kolay bir pasta yapmak niyetindeydim. Renkli ve çikolatalı da olmalıydı. Pastalarda gıda boyası kullanmadığımdan ıspanak ile yeşil bir kek yapabilirdim. İşte bu denemenin sonucunda ortaya çıkan pasta. Keki hiç ıslatmadığım halde yumuşacık nefis bir pasta oldu.
Ispanaklı Kek:
  • 2 yumurta
  • 1.5 su bardağı şeker
  • 1.5 su bardağı un
  • 1/2 su bardağı yağ
  • 100 gr haşlanmış ıspanak
  • 1 pk kabartma tozu
  • 1 pk vanilya

Yapılışı:

  • Yumurta, şeker, vanilya iyice çırpılır.
  • Yağı ve robotta iyice çektiğimiz ıspanakları da ilave edelim.
  • Unu ve kabartma tozunu eleyip yavaşça karıştıralım.
  • 20 cm lik çemberi yağlamadan, altına yağlı kağıt koyalım ve 170 C de önceden ısıttığımız fırında kekimizi pişirelim.

Bu sırada, 100 gr krema ve 100 gr bitter çikolatayı eritelim. Ve soğumaya bırakalım.

Kekimiz piştiğinde ikiye böldüm. Çemberin içine tekrar bir kat keki yerleştirdim. Üzerine soğuttuğum çikolatayı yaydım. Çikolata çok sıcak olduğunda akıcılığı arttığından soğumasını bekledim. İkinci keki üzerine koyup bu şekilde bir gece dolapta beklettim. Çemberin içinde bekletince kenarlarından çikolata akmadı. Ve ertesi sabah yarım paket hazır pasta kreması çırptım ve kaplamasını yaptım. Rendelediğim çikolata ile de süsledim.

Çikolatanın girdiği pastalara bayılıyorum. Rulo şeklinde de yapılabilir. Güvendiğiniz bir ıspanakli kek tarifi ile de yapabilirsiniz.

Sağlıklı günler dileği ile. Sevgiler.

Pazartesi, Kasım 12, 2007

Beyrim(Gıldet) ve Kabak Tatlısı

Beyrim'in tereyağ ile buluşmuş halidir gıldet. Şimdi size resimden çökelek gibi görünüyordur fakat tadı çökelekten çok daha farklı. Ve tereyağ ile bir araya geldiğinde bu kadar lezzetli olan bir şey daha var mıdır bilmiyorum. Geçtiğimiz hafta sonu eşimin köyündeydik. Kayınvalidem komşu köyden almış beyrimi. Nasıl yapıldığını sordum tabi. Çiğ sütün kestirilmesi ile yapılıyormuş ve yapımı zormuş. Fakat kayınvalidem yoğurdu kestirerek yapıyormuş. Bunun tarifini aldım ve ilk fırsatta deneyip sonucu sizlerle paylaşacağım.
Köyde(Göksün'ün Çardak Kasabası) kadınların işlettiği bir fırın var. Yağlı ekmekleri de pek güzel oluyor. Gelirken tereyağ ile yaptırdık ve dondurucuda saklıyorum şimdi. Sabahları beyrim ile kalori bombası, harika bir ikili oluyor.


Kabak tatlısı kayınvalidemden, kabak ve ceviz de kayınpederin gözü gibi baktığı bahçesinden. İşin aslı kabak tatlısı ile aram yoktur. Fakat bol cevizli olunca hafif, harika bir tatlı oluyormuş. Ben de yapayım diye tarifini aldım tabi.

  • Orta boy bir kabağı dilimleyip bir su bardağı su ve göz kararı şeker ilave ederek haşlamış. Zaten kabak kendi suyu salar dedi. Soğutup ceviz ile servis ediyormuş.

Üzerimdeki ağırlığı atabilirsem mutfağa girip denemek istediklerimi yapma niyetindeyim. Bu haftalık benden bu kadar. Sevgi ve saygılarımla.

Salı, Kasım 06, 2007

Peynirli İrmik Helvası

Bu tarifi, günlüğümü yazmaya yeni başladığımda yayımlamıştım fakat oradaki resim kaybolunca yenileyerek size hatırlatmak istedim. Son günlerde en çok yaptığım tatlı bu. Hem çok pratik hem de çok lezzetli. Dondurucuda tatlı yapılmak üzere beklettiğim tuzsuz peynirim vardır her daim. Sizin de elinize Antep peyniri geçerse deneyin derim.

Malzemeler :

  • 1 su bardağı irmik
  • 1 su bardağı şeker
  • 1,5 su bardağı su
  • 2 - 3 yemek kaşığı tereyağ
  • Yeteri kadar tuzsuz Antep peyniri (2-3 adet)
  • üzerine tarçın
Yapılışı:
  • Derin bir tencerede tereyağı eritelim ve irmiği ekleyelip pembeleşinceye kadar kavuralım.
  • İrmik rengini aldıktan sonra şekeri ilave edip bir kaç dakika bu şekilde kavuralım.
  • Bu karışıma soğuk suyu da ilave edelim ve suyunu çekene kadar pişirelim.
  • Son olarak da ince ince dilimlediğimiz Antep peynirlerini ekleyip karıştıralım ve ocağı kapatalım.
  • Tencerenin kapağını kapatıp 1-2 dakika kadar dinlendirelim. Böylece peynirler de erimiş olacaktır.
  • Tarçın, ceviz ya da fıstık ile servis edebilirsiniz.

Ben son zamanlarda tembellik yapsam da blogcu arkadaşlarım son sürat çalışmaya devam ediyor. Zerrinciğim ve Esracığım Kevgiri çıkardı. Hatta 4. sayısını dahi yayımladılar. Toplu halde tarifleri bir arada bulduğum arkadaşlarımın kalpleri gibi sımsıcacık bir dergi.

Devletşah ise Yemeknameyi çıkardı. Her sayfasını hayranlıkla açıyorum. Resimler, yazılar, dizayn ustaca. Her iki dergiye de emek verenleri buradan tebrik ediyor ve çalışmalarının daim olmasını diliyorum. Ben dergileri takip ediyordum ama sayfama yeni ekleyebildim.

Güzel bir hafta geçirmenizi diliyorum. Sevgilerimle.

Salı, Ekim 30, 2007

Ablamın Kurabiyeleri

Tarifler için sizleri çok beklettiğimin farkındayım. Benim de elime yeni geçti. Ablam ile aynı şehirdeyiz, buna rağmen malesef görüşmek için çok az zaman ayırabiliyorum. Son zamanlardaki bu durumumdan çok şikayetçi kendisi.
Hem ülkemizin içinde bulunduğu zor durumun acısı, hem de içinde bulunduğum ortamın sıkıntısı ağır gelir oldu son zamanlarda. Yüce Allah'tan şehitlerimizin aileleri için sabır diliyorum.

Haşhaşlı Tuzlu Kurabiye
  • 1 pk. margarin
  • 1 yumurta sarısı (akı üzerine)
  • 3 yemek kaşığı şeker
  • 1/2 yemek kaşığı tuz
  • 1 yemek kaşığı kırmızı biber
  • 1 yemek kaşığı çörek otu
  • 1 yemek kaşığı karabiber
  • 1 çay bardağı zeytin yağ
  • 1/2 çay bardağı sirke
  • 1/2 çay bardağı kekik
  • 1 çay bardağı susam
  • 1 pk. kabartma tozu
  • Aldığı kadar un
  • Üzerine haşhaş
Tüm malzemelerden yumuşak bir hamur elde edilir. Şekil verilir, önce yumurta akına sonra da haşhaşa batırılır. 180 derecede pişirilir.


Hindistan Cevizli Kurabiye

  • 1 su bardağı hindistan cevizi
  • 1 su bardağı ayçiçek yağı
  • 1 pk margarin
  • 1 su bardağı pudra şekeri
  • 1 pk. kabartma tozu
  • 1 pk. vanilya
  • 1 yumurta sarısı (beyazı üzerine)
  • aldığı kadar un
  • Üzeri için hindistan cevizi

Tüm malzemelerden yumuşak bir hamur elde edilir. Önce yumurta akına sonra hindistan cevizine batırılarak üzeri hafif pempeleşinceye kadar pişirilir.

Hamuru ikiye bölüp 1-2 kaşık kakao ilavesi ile kakaolusunu yapabilirsiniz.

Üzümlü-Cevizli Kurabiye

  • 1 su bardağı ceviz
  • 1 su bardağı üzüm
  • Portakal kabuğu rendesi
  • 1 su bardağı ayçiçek yağı
  • 1 pk margarin
  • 1 su bardağı pudra şekeri
  • 1 pk. kabartma tozu
  • 1 pk. vanilya
  • 1 yumurta sarısı (beyazı üzerine)
  • aldığı kadar un
  • Üzeri için çekilmiş ceviz

Yine malzemelerden yumuşak bir hamur elde edilir. Şekil verilir ve önce yumurta akına sonra cevize batırılarak pişirilir.

İkinci bir seçenek ise; aynı hamur hazırlanır. Yuvarlak şekiller verilir ve fırınlanır. 2 portakalın kabuğu rendelenir. Yumurta akı ile karıştırılır. Kurabiyeler pişmeye yakın çıkarılır ve üzerine küçük bir kaşık ile sürülüp biraz daha fırınlanır. Bunu da denemenizi tavsiye ederim. Heö görüntü hem tad çok güzel oluyor.

Kereviç - Gerebiç

  • 5 yumurta
  • 1.5 su bardağı şeker
  • 2 pk. margarin
  • 1 pk. vanilya
  • 1 pk. vanilya
  • 1 kilo ~ un
  • 1 tatlı kaşığı silme portakal kabuğu rendesi
  • İçine çekilmiş ceviz, tarçın, şeker karışımı
  • Üzerine pudra şekeri

Hamur hazırlanır. Ayrıca içi de hazırlanır. Hamur avuç içinde açılır, harçdan konularak kapatılır. Yağlanmış kereviç kaşığına bastırılır. Sert bir zemine tahta kaşığı vurarak çıkartılır, çok az yağlanmış tepside üzeri kızarmayacak şekilde fırınlanır. Soğuduktan sonra pudra şekerine batırılır.

Bu kurabiyelerin ölçülerini yarıya düşürmenizi öneririm. Ablam bayram için çok hazırlamıştı dolayısıyla malzeme miktarı da çok. Ve ağızda dağılan hoş kurabiyeler. Denemenizi öneririm kesinlikle.

Sağlıcakla kalın. Sevgiler.

Salı, Ekim 23, 2007

Kıtırlı Elmalı Kek

Kurabiye tarifleri gelinceye dek sizlere elmalı kekimin tarifini vereyim. Üzerindeki hamura "crumble" deniyor yabancı tariflerde. Yabancı kökenli kelimeleri kullanmaktan kaçındığımdan "Kıtırlı Elmalı Kek" dedim. Kekin dokusunu çok beğendim. Üzerindeki kırıntıdan dolayı yerken biraz zorlanabilirsiniz fakat tadı çok hoş. Özellikle de tereyağlı ise daha da güzel olacaktır. Lafı uzatmadan tarife geçeyim.
Üst Hamuru için
  • 70 gr un
  • 1 tatlı kaşığı tarçın
  • 3 kaşık tereyağ(oda ısısında beklemiş)
  • 70 gr şeker
  • ezilmiş fındık

Kek Hamuru için

  • 140 gr un
  • 80 ml süt
  • 1 büyük yumurta
  • 100 gr şeker
  • 60 gr margarin
  • 1 tatlı kaşığı kabartma tozu
  • 1 pk vanilya
  • tuz

2 orta boy elma

Yapılışı:

  • Üst hamuru için gerekli olan malzemeleri ayrı bir kapta karıştırıp bekletelim.
  • Fırınımızı 170 C ye ayarlayalım. 18 lik çemberimizi yağlayıp dolapta bekletelim.
  • Margarini çırpalım, şekeri ve vanilyayı ekleyerek çırpmaya devam edelim.
  • Yumurtayı ilave edip çırpalım, arkasından sütü de ekleyelim.
  • Un, kabartma tozu ve tuzu da eleyerek bu bu karışıma ekleyelim.
  • Üzerine sırası ile elma dilimlerini ve kırıntılı hamuru da ilave ederek önceden ısıttığımız fırında pişirelim.

Naileciğim beni sobelemiş. En yakınımdaki kitabın 187. sayfasınıda ne yazdığını sormuş bana. Ben de hemen çekmecemdeki kitabı çıkardım. Bir annenin en yakınındaki kitap çocuk gelişim kitaplarıdır şüphesiz. Tuncel ALTINKÖPRÜ'nün "Çocuğun Başarısı Nasıl Sağlanır" adlı kitabının 187.sayfasının ilk cümlesi: Elverişli zamanların ve uygun ortamların pek çoğunun elden kaçırıldığını veya gereğince kullanılmadığını varsayalım. Yine de kedere, umutsuzluğa kapılmaya pek gerek yok. İnsan yavrusunun en olağanüstü yönlerinden biri, daha iyiye yönelmeye, daha iyiye dönüşmeye elverişli oluşudur.

Henüz yeni başladım bu kitaba ama şimdiden tavsiye edilebilecek kalitede.

Güzel bir hafta geçirmeniz dileği ile. Sevgiler.

Pazartesi, Ekim 15, 2007

Bayram Kurabiyeleri

Kurabiyeler ablamın bayram hazırlıklarından.
Ağızda dağılan harika kurabiyeler olmuşlardı ve yerken " eh kimin kardeşi yaptı" diyerek kendime de pay çıkarmayı unutmadım. Abla kardeş arasında bu kadar ukalalık olsun artık değil mi? :) Yoksa hiç bir zaman iddiam olmamıştır. Hani "içine sevgimi kattım" diye bir söz vardır. İlk etapda komik geliyor bu duyum insanlara ama işin aslı gerçekten de bu bana göre. Öğün geçiştirmek dışında , yiyenlere birazcık mutluluk vermekse amaç severek, özenerek yapmalı.

Kurabiyelerin tariflerini en kısa sürede yazacağım. Henüz ben de bilmiyorum.

Geride güzel bir bayram bırakmışsınızdır umarım.
Sevgilerimle.

Cumartesi, Ekim 13, 2007

Perşembe, Ekim 04, 2007

Tavuk Salatası ve İftar Sofrası

Alıştığımı zannediyorum hayatımdaki değişikliklere ama karşılaştığım cansıkıcı olaylara fazlası ile kafa yorunca, insanın aklında yemek günlüğü kalmıyor arkadaşlar. Huzurlu, sakin günlerimi özledim, yorum bırakmayı ve yorumlara cevap vermeyi özledim. Mutfağa girip uzun uzun uğraşlar verip arkasından keyifle onlarca poz resim çekmeyi özledim. Şeker hamuru yoğurmayı, modellemeyi özledim. Özlemlerim birikti velhasıl. Arasıra kapatmak geliyor aklıma ama bana mutfağa girip yeni bir şeyler deneme azmi veren günlüğümden vazgeçemiyorum. Sonra sizleri öyle uzaktan izlemek de zor gelir bana. Yani yola ağır aksak da olsa devam diyorum. Henüz yapacaklarım bitmedi.
Tavuk salatasına gelince. Evde haşlanmış tavuk göğsünü değerlendirmek adına yapıldı ve sonuç gerçekten çok güzel oldu.
Malzemeler(göz kararı)
  • Haşlanmış tavuk göğsü
  • Marul
  • Mayonez
  • Yoğurt
  • 2-3 diş sarımsak-Tuz
  • salatalık turşusu

Yapılışı:

  • Mayonez, yoğurt, tuz ve ezilmiş sarımsağı karıştıralım.
  • İçine doğradığımız tavuk göğsünü, turşuyu ve marulu da ilave ederek karıştıralım.

Benim gibi soğuk mezeleri seviyorsanız eminim beğeneceksiniz. Tarifi zenginleştirmek size kalmış.

Bu iftar sofrasına güzeller güzeli arkadaşım Naile ve eşi ile birlikte oturduk. Bir blogcuyu ağırlamak endişe verici kesinlikle. Defalarca yaptığın şeyleri unutabiliyorsun. Ufak tefek aksilikler olmadı değil. Herşeyi hoşgörü ile karşıladı arkadaşım. Zaten endişem de yoktu. Hergün o kadar çok konuşuyoruz ki farketmeden en yakınımdaki insan oldu Naile. İçtenliğin için teşekkür ediyorum. İyi varsın.

Güzel bir hafta sonu diliyorum sizlere. Sevgilerimle...

Cumartesi, Eylül 22, 2007

Vişneli Tatlı ve Meze Tabağı

Etkinlikleri takip edemediğimi logoyu hala değiştirmediğimden anlamıştır beni tanıyanlar. Sevgili Süheyla'nın e-postası ile kendime geldim. Ramazan şenliğine beni de davet edince apar topar bir tatlı hazırladım sizlere. Yarım saat içinde hazırlanabiliyor bu tatlı. Tarifi Lezzet dergisinden aldım. İçerisinde hiç yağ olmaması da iftar sonrası için cazibesini artırdı benim için. Umarım sizler de beğenirsiniz.

Malzemeler:
  • 3 yumurta
  • 1 su bardağı şeker
  • 1 su bardağı irmik
  • 1 su bardağı un
  • 1 su bardağı yoğurt
  • 1 pk. kabartma tozu
  • 1 pk. vanilya

İçine; çekirdekleri ayıklanmış vişne

Şerbeti için : 3 su bardağı şeker, 3 su bardağı su, çeyrek limon

Yapılışı:

  • Yumurta ve şekeri çırpalım.
  • Arkasından kalan malzemeyi ekleyip karıştıralım.
  • Karışımı yağlanmış tepsiye boşalttıktan sonra vişneleri aralıklarla üzerine dizelim.
  • 170 derece önceden ısıtılmış fırında üzeri kızarınca dek pişirelim.
  • Tatlımız pişerken şerbetini hazırlayalım.
  • Fırından çıkarır çıkarmaz sıcak şerbetini dökelim. Üzerini kapatıp soğumaya bırakalım.

Bu meze tabağındakiler, Bodrum'da annemin Gürcistan asıllı arkadaşı Ziyade ablaya gittiğimizde bizim için hazırladıkları. Ziyade ablanın değişik aksanı ile seni sanal alemden tanıyoruz demesi beni çok mutlu etmişti. Harika bir Bodrum manzarası ve arkadaş sohebeti eşliğinde tadına doyulmaz bir öğle yemeği yedik.

Tabaktakilerin tarifini ben veremeyeceğim ama hepimizin göz kararı yapabileceği şeyler.

  • Patetes salatası
  • Deniz börülcesi
  • Börülce
  • Patlıcan salatası (Tüm malzemeler közlenmiş haldeyken yapılan bir salata)
  • Yoğurtlu semizotu
  • Ve ızgarada pişirdiğimiz tavuklarımız

Bu tabaktakiler iftar için hazırlayacağınız mezeler için size fikir verebilir.

Sevgili Süheylacığıma buradan kolaylıklar diliyorum. Şimdiden herkesin ellerine sağlık. Hayırlı iftarlar.

Sağlıcakla kalın. Sevgilerimle...

Pazartesi, Eylül 17, 2007

Marmelatlı Kurabiye

Yabacısı olmadığınız bir kurabiye çeşidi biliyorum fakat dut marmelatının kurabiyeye ile uyumunu görmenizi istedim. Kara dut hem çok fadalı -özellikle de kansızlığa çok iyi geldiğini duydum- hem de çok lezzetli.

Kurabiyenin tarifini blogları ilk keşfettiğimde çıktısını almışım. Nereden aldığımı hatırlayamıyorum dolayısıyla.

Malzemeler:

  • 1 pk margarin
  • 3 yemek kaşığı pudra şekeri
  • 1 yumurtanın sarısı(beyazı yüzüne)
  • 1 pk vanilya
  • 1 pk kabartma tozu
  • aldığı kadar un

Üzerine ; çekilmiş fındık ve yumurta beyazı

İçine, herhangi bir marmelat

Yapılışı :

  • Margarin ve şeker yoğurulur. Kalan malzemeler de eklenerek yumuşak bir hamur elde edilir.
  • Parmağınız ile ortasını oyarak önce yumurta akına sonra çekilmiş fındığa batırılır.
  • 170 derecede pişirelim.
  • İçerisinde kabartma tozu olduğundan verdiğimiz şekilde kalmayacaktır. Pişme esnasında tepsiyi çıkarıp bıçağın arka kısmı ile çukurları belirginleştiriyorum.
  • En son marmelat konur.

Münevver ablacığım yeni bir oyun için beni sobelemiş. İyi de etmiş. Ben de kendimi sorguladım bir süreliğine. Ben neyi seviyorum diye düşünmek güzeldi. Teşekkür ederim Münevver ablacığım.

Evim temizlik kokuyorsa -özelikle banyo ve mutfağım temizken- odalarda işleri bitirmenin hafifliği ile gezinmeyi ve üzerine sırt üstü yatıp televizyon izlemeyi severim.

İş dönüşleri Utkuma kavuşmayı severim. Onun şımarık şımarık Yabiyaaa diyerek bana koşmasına bayılıyorum.

Kitabın son sayfasını (özellikle romansa) okuyup gözlerimi kapatıp uzun uzun düşünmeyi, hayaller kurmayı severim.

Bu arada Ramazanınızı kutluyorum. Güzel bir hafta dileği ile...

Sevgilerimle.

Pazartesi, Eylül 10, 2007

Dut Kremalı Kek

Merhaba arkadaşlar. Yokken bıraktığınız yorumları ve gelen mailleri büyük bir keyifle okudum. Her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bana moral verdi gerçekten de. Yoksa, henüz alışamadığım yeni ve kalabalık bir iş ortamında şartları zorlamayıp uygun zamanı bekleyecektim.
İster istemez üzerimde bir acemilik hissediyorum. Sanki daha önce hiç tarif yazmamışım gibi.
Benim aklıma nereden geldi bunu yapmak anlatayım. Antepde yeni açılan pastaneye gittiğimizde tavsiye üzerine ödül almış bir pastayı yedik. O gündür bu gündür aynısından yapma niyetindeydim. İşte ekranda gördüğünüz pasta onun benzeri. Kremanın lila rengi için yaban mersini kullanmışlardı. Benim yaban mersini bulmam imkansız olunca kara dut ile neredeyse aynı sonuca ulaştım.
Kış hazırlıklarım içinde reçeller geniş bir yer kapladı. Dut şerbeti de bunlardan biri. Dutun suyunu süzerek göz kararı şeker ile kaynattım. Dutun posasını da marmelat yaptım. Bunu bir sonraki kurabiye tarifinde göreceksiniz. Dut reçelimi de ayrıca yaptım. Dut zamanı gaçmek üzere sanırım. Elinize geçerse mutlaka deneyin derim.
Pastanın keki için sevgili Hanimiş Işıl'ın çok beğendiği cenuaz keki denedim. Methedildiği kadar var açıkcası. Resimden de dokusunun tam sünger kek olduğunu anlayabilirsiniz.

  • Tarife sadık kalarak sünger kekimi yaptım.
  • Dut şurubunu sulandırarak kekimi ıslattım.
  • Orta boy bir şeftalinin kabuklarını soyup minik minik doğrayıp kek üzerine yerleştirdim.
  • Krema için; bir kutu süt kremasını çırptım. Az olacağını düşünerek yarım poşet de şanti çırptım karıştırdım. Diğer taraftan da 80 gr lık beyaz çikolatayı benmaride erittim ve içerisine 4-5 yemek kaşığı dut şurubundan ilave ettim. Süslemeye yetecek kadarını ayırdım ve kalanını soğutarak kremaya karıştırdım.
  • Kremayı kek üzerine sıvadım ve ayırdığım dutlu çikolatayı yağlı kağıda koyarak süslemeyi yaptım.

Umarım çok karıştırmamışımdır. Acemilik hissediyorum dedim ya beni şimdilik affedin arkadaşlar. Sormak istediklerinize seve seve cevap veririm.

Sevgilerimle...

Perşembe, Ağustos 02, 2007

Biraz Sessizlik


Güncelleme(10.08.07): Arkadaşlar destek veren yorumlarınız ve dualarınız için çok teşekkür ediyorum. Üç gün önce Bodrum'a geldim. Şimdilik tatil havasındayız.Bu arada boş durmuyorum yeni tarifler ile yanınızda olacağım yakında.
Sevgilerimle. Sağlıcakla kalın.

****************************************

Uçağımız yarın sabah bizi almadan gidecek Bodrum'a. Kendimi çok bunalmış hissediyorum.
İyi haberlerle dönmeyi umut ediyorum. Sağlıcakla kalın.

Pazartesi, Temmuz 23, 2007

Maraş Çöreği


Lavantin, benden Maraş çöreği tarifi istediğinde aklıma gelen ilk şey onun evde yapılamayacağıydı. Oysa evde yapılmaz diye bir şey yok. Nihayetinde çörek. Pastanelerden aldığımız için evde yapabilir miyim diye hiç düşünmemiştim.

Sonra annannemin bayram arefesinde, hayal meyal komşuları ile çörek yaptığını hatırladım. Sanırım o zamanlar 3 ya da 4 yaşındaydım. Annem hiç yapmamıştı ama belki biliyordur diye aradım. Bilmiyormuş ama teyzemin çok güzel yaptığından bahsetti. Ve aynı gün teyzemin kendisini ziyaret edeceğini söyledi. Uzun uzun telefon görüşmelerinin ardından tarif elimdeydi artık. Artık Maraş çöreği yemek için Maraş'a gitmeyi beklemeyecektim.

Teyzemin tarifi (yarım ölçü ile yaptım);

Hamuru ikiye bölüp yarısını şekerli yarısını tuzlu yapabilirsiniz. Ben tuzlu sevdiğimden sadece tuzlu yaptım.

Malzemeler:

  • 1 kilo un
  • 1/2 kilo tereyağ(margarin de kullanılabilir ya da yarı yarıya margarin ve tereyağ)
  • Tuz ya da şeker
  • 1 pk. karbonat
  • Yeteri kadar süt
  • Çörek otu
  • Susam

Yapılışı:

  • Süt hariç tüm malzemeler karıştırılır.
  • Yumuşak bir hamur kıvamını alıncaya dek süt ilavesi yapılır.
  • Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar kopartılır ve 10 cm çapında merdane ile açılır.
  • Üzerine de çatalla şekil verilir.
  • 160 derecedeki fırında hafif kızarıncaya dek pişirilir.

Maraş çöreği, Maraşlıların bayramlarda hoşaf ile misafirlerine ikram ettikleri tuzlu ya da şekerli çöreklerdir. Güzel olan ise uzun süre saklanabiliyor olması. Yapmasanız da bir yerlerden satın alıp yemenizi tavsiye ederim.

Güzel bir hafta geçirmenizi diliyorum. Sevgilerimle.

Pazartesi, Temmuz 16, 2007

Limonlu-Baharatlı Skon


Limon Ye 24'ün ev sahibi Limonçiçeği'nin yazarı sevgili Süheyla'ya kolaylıklar diliyorum.

Skon; İskoçlara ait kek ve kurabiye arası bir şey. Kahvaltılarda reçel ile yeniliyor genellikle. Bu nedenle şeker oranı genellikle az. Az şekerli olarak çayın ve kahvenin de yanına çok yakıştırıyorum. Reçel ile yenmeyecek ise şeker miktarını artırabilirsiniz.
Genellikle üçgen ya da daire şeklinde oluyor.

Benim yaptığım skonun içerisindeki zencefil, limon ve hindistancevizi uyumunu sevdim. Tavsiyem; içerisine ince çekilmiş fındık, badem ya da ceviz ilavesi yapmanız. Eminim öyle daha güzel olacaktır. Ben stokları erittiğim için bir şey koyamadım. Bir de şeker oranı biraz daha artırılabilir.
Tarifi buradan aldım. Nasıl pişirileceği konusu son ana kaldığından çeviri için zaman ayıramadım. Ben de geçmişi kısa olan tecrübelerime dayanarak yaptım.
Malzemeler:
  • 280 gr un
  • 50 gr şeker (bana çok az geldi bir kaç kaşık ilave ettim)
  • 1 tatlı kaşığı kabartma tozu
  • 1/4 tatlı kaşığı karbonat
  • 1/4 tatlı kaşığı tuz
  • 110 gr tereyağ
  • 70 gr zencefil(bana çok geldi 3-4 yemek kaşığı toz zencefil ilave ettim)
  • 1 çay kaşığı limon kabuğu rendesi ve 2 yemek kaşığı limon suyu
  • 160 ml de ekşi krema(160 ml ılık süte, 4-5 yemek kaşığı limon ilavesi ile yapılıyor)
Üzerine;
  • 1 yumurta (bana çok geldi yarısını aldım)
  • şeker - hindistan cevizi - 2 yemek kaşığı kadar da süt
Yapılışı;
  • Kuru malzemelerin hepsini yoğurma kabıma aldım.
  • Tereyağını da ilave edip karıştırdım.
  • Hamur bulgur gibi olacaktır.
  • Hazırlayıp 10 dakika beklettiğim ekşi kremayı da ilave ederek yumuşak bir hamur elde ettim.
  • 20 cm lik çemberimi yağladım ve yağlı kağıt yerleştirdiğim tepsiye koydum. Hamuru çembere elimle bastırarak koydum. Çembere gerek yokmuş sonradan anladım.
  • Yarım yumurtayı süt ile iyice çırptım. Fırça ile hamura yedirdim. Şeker ve hindistan cevizini üzerine serptim.
  • Hamuru pizza dilimi şeklinde kesip 180 C deki fırına yerleştirin. Keserken her defasında bıçağı unlamak gerekmiş.
Bu arada benim hatam çemberle pişirmek oldu. Bunu anladığımda kek kabarmıştı. Ben de hemen çemberi çıkardım. Ve skon dilimlerini belirginleştirdim, her tarafı kızarsın diye birbirlerinden ayırdım ve o şekilde pişirmeye devam ettim.

Skonların hayal gücünüza bağlı olarak onlarca şekile girebilir. Skon çalışmalarına devam edeceğim.
Sağlıcakla kalın. Sevgilerimle.

Salı, Temmuz 10, 2007

Barbie Bebekli Pasta

Yiğenim, doğum günü için barbie bebekli bir pasta isteyince ortaya bu çıktı. Şeker hamurlu pastayı ilk defa görenler bunun gerçekten bir pasta olduğuna inanmakta güçlük çekti.

Pastayı nasıl yaptığıma gelince;
  • 18 cm lik çemberimde 3 defa sade pandispanya pişirdim.
  • Ben keki bölüp kremalarını fındıklarını hatta meyvelerini yerleştirdikten sonra huni şekli verdim. Ama grupta Ebru hanım krema katından önce şekillendirmenin daha kolay olacağından bahsetti. Krema katlı bir pastayı şekillendirmek hiç kolay değil.
  • Her pandispanya katının ortasını delerek yerleştirdim ki bebeği koyacağım yer hazır olsun.
  • Şeker hamurumu bir gün öncesinden yoğurup kaldırmıştım. Ertesi gün hazır hamurlar kıvamında güzel bir hamurum oldu.
  • Margarin ile ince bir tabaka yağladığım mermerin üzerinde hamuru açtım ve eteği oluşturdum.
  • Tepesine de bebeğimi yerleştirdim.
  • Pasta kısmı biraz küçük kaldı bebeğe göre. Şeker hamuru ile bebeğin beline kadar yükselttim eteği. Sonra da resimde gördüğünüz süslemeleri yaptım.
  • Pasta yaklaşık 15 kişiye büyük dilimlerle yetti.

Pastayı yiyenlerden biri "hımmm, sadece görüntü değilmiş, tadı da güzelmiş" dedi. Şeker hamuru tadını çok sevenler de oldu. Ben henüz hiç tadına bakmadım.

Mola verip vermeme arasında kalıyorum. Hep bir sonraki tarife bırakıyorum mola ilanını. Biraz daha buralardayım şimdilik. Sürekli bilgisayar başındayken mola veremiyor insan istese de.

Sağlıcakla kalın.

Sevgilerimle.

Çarşamba, Temmuz 04, 2007

Şeftali Keki

Evde tüketilmesi gerek şeftali miktarı artınca bu şekilde değerlendirmeye karar verdim. Uzun süredir denemek istediğim Cream Puffs'dan bir tarif. Tabiki bire bir aynı ölçüleri kullanmadım. :) Bazen tariflere sadık kalmadığım için kendime kızıyorum. Şimdilik ciddi bir problem ile karşılaşmadığımdan olsa gerek cesaretim kırılmadı.

Hafta sonu bu kekin ön denemesini yapıp tadından hoşnut kalınca hafta içi sizlerle paylaşmak için tekrar yaptım.


Hemen nasıl yaptığımı anlatmaya başlayayım;


Kek Malzemeleri:



  • 100 gr yumuşamış tereyağ

  • 1 su bardağı şeker

  • 3 yumurta

  • 440 ml un (yaklaşık)

  • 1 pk. vanilya

  • 1 tatlı kaşığı kabartma tozu

  • 1 tatlı kaşığı karbonat

  • 1/2 çay kaşığı tuz

  • 1 tatlı kaşığı tarçın

  • 150 ml kadar *ekşi krema(buttermilk)

  • Arasına 3 tane şeftali
Üst Malzemesi:


  • 3 yemek kaşığı tereyağ

  • 4 yemek kaşığı un

  • 3 yemek kaşığı şeker

  • Yeteri kadar badem (ben ceviz kullandım)

  • 1 tatlı kaşığı tarçın

  • Bir tutam tuz
Hazırlanışı:


  • Yağ, şeker ve vanilya çırpılır.

  • Yumurtalar ilave edilir ve 3-4 dakika çırpmaya devam edilir.

  • Kuru malzemeler elenerek bu karışıma eklenir ve yavaş yavaş karıştırılır.

  • Ekşi krema da ilave edilerek kek hazırlanır.

  • 20 cm lik çemberimi yağlamadan kekin yarısını boşalttım ve kabuklarını soğup dilimlediğim şeftalileri tek sıra dizdim. Kalan kek hamurunu üzerine aktardım.

  • Üstü için; tereyağı, şekeri, unu bir arada kavurup, tarçın ve cevizi ilave ederek hamurun üzerine yaydım.

  • 160 derecede bıcak kuru çıkıncaya dek pişirdim.

  • Süsleme için de hazır beyaz çikolata sos hazırladım küçük bir cezvede.
*Ekşi krema Türkiye'de hazır olarak bulunuyor mu emin değilim fakat burada olmadığı kesin. Zaten yapımı çok kolay. Sevgili Hale'nin tarif ettiği şekilde yaptım.


1 bardak ılık sut
1.5 yemek kaşiği limon (ya da sirke)


Süt ve limonu karıştırıp 10 dakika kadar bekletiyoruz. Hepsi bu.




Tereyağ ve tarçın kokulu nefis bir kek oldu. Üst malzeme ve ekşi krema farklı bir lezzet verdi. Kesinlikle denemenizi öneririm. Hatta güvendiğiniz ve sürekli yaptığınız herhangi bir kuru keki, arasına şeftali, üzerine de bu şekilde kaplama yapıp deneyebilirsiniz . Mutfakta sınır olmadığı hepimizin malumu.



Sağlıcakla kalın. Sevgilerimle.


Perşembe, Haziran 28, 2007

Kayısılı Kurabiye

Üç bayan başbaşa sohbet için sözleştiğimizde bu kurabiyelerin hamurunu hazırlıyordum. Hemen çıkmam gerektiğinden devamını dönüşe bırakarak evden çıktık Utku ile. Bol sohbet ve yemekler arasında güzel bir gece geçirmenin mutluluğu ile 23:30'da eve girdiğimde uyumak yerine kurabiye yapmam gerektiğini anladığım ve "neden bu günü seçtim ki" diye söylendim kendime. Neyse ki sadece şekillendirileceklerdi. Fotoğrafları da bu sabah çektim. Utku da tadına baktı. Ben henüz fikir veremiyorum nasıl olduğu konusunda. Akşama kaldı artık.

Tarif, hayranlıkla takip ettiğim Cream Puffs'dan. Ben her zamanki gibi değişiklikler yaptım. İngilizcem yok denecek kadar az olduğu halde tariflerin çevirisini yapabiliyorum. Bazen takılıp kaldığım da oluyor o zaman da kendi bildiklerim ile yola çıkıyorum. İngilizce bilen arkadaşlarım nerede hata yaptım yazarsa sevinirim. Oradaki görüntü daha puf bir kurabiye görüntüsü. Benimki ise baya bir kurabiye oldu. Yarım ölçü yaptım ve bir tepsi kurabiye oldu.

Hamur:
  • 1/2 pk labne
  • 100 gr tereyağ
  • 120 ml şeker
  • yarım yumurta
  • aldığı kadar un
Labne ve tereyağı çırptım.
Ardından şekeri ve yumurtayı ilave ederek çırpmaya devam ettim.
Yumusak bir hamur elde edene kadar da un ilavesi yaptım.
Dört parçaya ayırdım ve dinlenmeye bıraktım. Tarifte 1 saat diyordu ama ben fazla bekletmek zorunda kaldım.

İç malzemesi;
Kuru kayısı ile yaptım. Taze kayısı ile nasıl olur denemek gerek.
  • Yaklaşık 15 adet kuru kayısıyı bol su içine bıraktım. Bir gün bu şekilde su içinde bekleterek yumuşamalarını sağladım. Parçalayıcı ile de küçülttüm.
  • 1 kaşık tereyağ, göz kararı şekeri ve kayısıları tavada biraz çevirdim. En son da ceviz ve tarcın ilavesi yaparak hazırladım.

Hamur bezelerimi 20 cm kadar merdane ile açtım ve iç malzemeden ortasına yaydım. Kenarları boş kalacak şekilde olmalı. 8 parçaya kestim ve boş kısmını içe kıvırarak sardım. Resimden de anlaşılacaktır. Yağlı kağıt serili tepside, 160 C de pişirdim.

Asıl tarif ile pek alakası olmadı gibi geldi bana. Az da olsa benzedi. Yanlış da bir nakış derler ya büyüklerimiz, bu da böyle bir şey oldu.
Sağlıcakla kalın. Sevgilerimle.
*****
Son ekleme; kurabiye bir çok kişi tarafından yendi. Ve her biri ayrı ayrı beğenisini ben sormadan söyledi. Galiba güzel olmuş. :)

Salı, Haziran 26, 2007

En Güzel Şekerpare

Eltimin Almanya dönüşü bizi ilk ziyaret edeceği gün için en sevdiği tatlı olan şekerpareleri hazırladım. Bu şekerparelerin yedikleri arasında en güzeli olduğunu her defasında vurgular. Tarif Oktay ustadan.

Malzemeler:

  • 2 yumurta
  • 1/2 pk. yumuşamış margarin
  • 1/2 su bardağı irmik
  • 1 su bardağı pudra şekeri
  • 2,5 su vardağı un(az gelirse un ilavesi yapılabilir)
  • 1 pk. vanilya ve kabartma tozu

Yapılışı:

  • Yumurta ve margarini elimiz ile çırparak karıştıralım.
  • Şekeri vanilyayı ilave edip karıştırmaya devam edelim.
  • İrmik, un, kabartma tozu ve unu da ekledikten sonra yumusak bir hamur elde edelim. Hamurun yumuşak olması bana göre önemli. Çünkü çok eklenmiş un şekerpareyi sertleştirebilir diye düşünüyorum.
  • Tepsiyi yağlamaya gerek var mı tam olarak bilmiyorum ama ben her ihtimale karşı çok ince bir tabaka yağladım. Hamurumu istediğim boyutta yuvarlayarak fındıklarını içine batırdım. Bundan sonra şekerpareleri daha küçük yapma niyetindeyim. Tek çatallık olursa daha güzel olur diye düşünüyorum, böylece her lokmada fındık da yenmiş olur.
  • Bir yumurta sarısını ve çok az yağı karıştırarak sürelim. Bu aşamada dikkat etmeniz gereken; fındıkları batırdığımız için hamur aşağı doğru eğimli olduğundan yumurtaları buralarda biriktirmemek gerek. Yumurta kokmaması için bu önemli bir detay.
  • Bu şekilde 170 C deki fırında pişiriyoruz.
  • Bu sırada 3 bardak şeker ve 3 bardak su ile şerbetimizi hazırlayacağız. Şerbetin içine Çeyrek limonu kabuklu bir halde atalım. Bu şekilde kaynatalım.
  • Şekerpareler pişince bu sırada şerbet de kaynıyor olmalı. Her ikisi de sıcakken şekerparelerin üzerine şerbeti dökelim.
  • Şerbetini çektiğinde soğumuş da olacağından artık yiyebiliriz.

Yanında bir dilim dondurma ile güzel bir ikili olacağı muhakkak.

İyi haftalar dileği ile. Sevgiler.

Cuma, Haziran 22, 2007

Yaz Turşusu

En çok mercimek köftesi ile severim, ekşili, sarımsaklı, Maraş'a ait bu soğuk turşuyu. Bir gün öncesinden hazırlanıp, dolapta bekletilir. Maraş ve Antep arası bir saat gibi kısa bir mesafe olmasına karşılık iki şehir arasındaki yemek kültürü oldukca farklıdır.
Annemin zengin bir mutfak kültürüne sahip olmasına şimdilerde daha çok seviniyorum. Lise dönemlerinde bulaşıklara dahi yardım etmeyen şımarık bir kızdım denilebilir. Üniversiteden sonra da iş dönüşlerinde, yorgunluğum nedeni ile hiç bir şeye karışmazdım. Tek eylemim annemin yemeklerini yemekti.
Şimdilerde ise telefonda "bunu nasıl yapardın anne" sorularım karşısında önce bir gülme efenkti arkasından tarif geliyor. Sanırım bir şey bilmeyen kızının bu haline seviniyor. :)

Bu turşu benim vazgeçilmezimdir. Kesinlikle denemenizi öneririm.

Nasıl yaptığıma gelince;
  • Patlıcan, biber doğranır. Annem kabak da koyar.
  • 10 dk. kadar haşlanır.
  • Bu sırada; turşunuzu yapacağınız kase içine sarımsaklar ezilir, su , çok az salça ve limon tuzu ile bir karışım yapılır. Sebzeler içine gireceğinden tuz ve limon tuzunu biraz fazla koyabilirsiniz.
  • Haşlanan patlıcan ve biberler bu suya konur ve nanesi atılır. Buzdolabında en az bir gece bu şekilde bekletilir.

Sebzeler tuzu ve limon tuzunun ve sarımsağın tadını içine çekecektir. Soğuk yemenizi tavsiye ederim.

İkinci resimdeki gibi servis edilir.

Mutluluklar. Sevgilerimle.

Salı, Haziran 19, 2007

Peynirli Akıtma


DDD etkinliği için sevgili Selen'in hazırladığı "Hece Yapısı ve Satır Sonunda Kelimelerin Bölünmesi" konusunu buradan okuyabilirsiniz.
*********************************************

Pazar sabahı değişik bir şeyler denemek istiyordum. Dolapta beyaz unun kalmadığını farkettiğimde bu istemimden vazgeçmiştim ki, Sibel'in buğday unu ile yaptığı bu akıtmaları hatırladım. Neyseki henüz hiç kullanamadığım buğday unum vardı. Utku için besleyici olacak güzel bir kahvaltı seçeneği diye işe koyuldum.

Tarifi aynen aktarıyorum;
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 1/2 paket instant kuru maya
  • 1 çay kaşığı toz şeker
  • 1/2 çay bardağı zeytinyağı
  • 1 + 1/4 su bardağı ılık süt (yağsız kullandım)
  • 1/2 su bardağı rendelenmiş beyaz peynir
  • 1/4 demet maydonoz

Yapılışı:

  • Unu eleyip maya ile karıştırın. Şekeri, zeytinyağını ve sütü ekleyerek mikserle birkaç dakika çırpın.
  • Mikseri çıkartıp karışıma peynir rendesini ve ince kıyılmış maydonozları ekleyin, kaşıkla karıştırın.
  • Kabın üzerini streçle kapatarak ılık bir ortamda kabarması için 1 saat kadar bekletin.
  • Bu aşamada hamur hafifçe yükselip köpürecek.
  • Hafifçe yağladığınız tavaya hamurdan (hamuru söndürmemeye dikkat ederek) birer kepçe dökerek önlü arkalı pişirin.

Benim yaptığım değişiklikler; tuz ilavesi yaptım. Sütünü az koymuşum sanırım. Biraz katı oldu hamurum ama pişince çıtır çıtır halini çok sevdim. Bir de kek çırpmayacaksam mikseri çıkarıp, sonra da temizleyip kaldırmaya çok üşenirim.

Akıtmalar Utku'nun kahvaltıda yediği tek şey oldu. Bizimki ağzının tadını bilir. :) Bu aralar onun hastalığı ile zor günler yaşıyorum. Bir insan büyütmek ne zor şeymiş.

Top köftelerin bu halini hangi sitede gördüm hatırlamıyorum. Elimin altındaki malzemeleri göz kararı katarak yaptım.

Yarım su bardağı kadar ince bulguru(simit denir bizde) sıcak su ile ıslattım. Bulgura eşit olacak şekilde kıyma ilavesi yaptım. Sarımsak ezdim. Tuz-karabiber-köfte harcı- salça ile iyice yoğurdum. Elimi ıslatarak köfteleri yuvarladım ve kızarttım. Sarımsaklı yoğurt ile servis yaptım.


Sağlık sorunlarınızın olmadı güzel bir hafta geçirmeniz dileği ile.

Sevgiler.

Çarşamba, Haziran 13, 2007

Buğulama

Buğulama, burada aşotu ya da asma yaprağı ile yapılan bir pilavdır. Bazıları her ikisini karıştırarak yapar. Fakat asma yaprağının o eşki tadı bu pilava çok yakışıyor. Hatta aşcımız yaprak çok ekşi değilse çok az da limon tuzu atılılabilir dedi. Pilav iş yerindeki aşcımıza ait. Ben sadece aracıyım bu durumda.

Nasıl yapıldığını şu şekilde anlattı;
Bulguru, salçayı, soğanı, sarımsağı, tuzu, karabiberi, yağı ve doğradığı asma yapraklarının hepsini karıştırmış ve pişireceği tencereye koymuş. Üzerini de geçecek kadar su ilavesi yapmış. Bulgur suyunu çekinceye kadar da pişirmiş.

Tabi artık aşcımız her şeyi göz kararı yapıyor. Ben pilavı ölçüsüz yapamayanlardanım. Bulgur pilavında ölçüm hangi kap ile bulgur aldıysam, o kapla 2,5 ya da 3 kap su koyarak yapıyorum.

Yanındaki soğuk cacık ile güzel bir ikili oldu.
Mutlu bir hafta sonu geçirmeniz dileği ile.
Sevgiler.

Pazartesi, Haziran 11, 2007

Yaz Dolması

Taze sebzelerle yapılan dolmaya burada "yaz dolması" denir ve genellikle yağlı kıyma ile yapılır. Kolay kolay pazara uğramam fakat uğradığımda da dolmalık kabak, patlıcan, kırmızı biber ve yeşil biber seçerken bulurum kendimi. Öyle herhangi bir kabak ya da biber değil seçtiklerim, tek çatalda yenilecek kadar küçük olmalı.

Sevgili İrem dolma tarifi isteyince ben de burada yazmayı düşündüm. Bir çok yemek günlüğünde dolma tarifi vardır, fakat herkes ayrı ayrı şekillerde yapıyor. Benim dolmalarım "Maraş dolması"dır. Antepliler dolmanın içine sebze olarak sarımsak ve soğan koyarlar sadece. (Naile'nin tarifine buradan bakabilirsiniz.) Maraş dolmasında ise bunların yanında domates, yeşil biber, maydanoz konur. Pirinç ve sebze eşit orandadır neredeyse.
Malzemeler:


  • 1.5 su bardağı pirinç

  • 2 domates

  • 1 yeşil biber

  • 1 kuru soğan

  • 1 baş sarımsak

  • 3 yemek kaşığı domates ve biber salçası karışımı

  • 250-300 gr orta yağlı kıyma

  • maydanoz

  • 1 çay bardağı kadar sıvı yağ

  • 2 ad. limon ya da 1 yemek kaşığı kadar limon tuzu

  • tuz-karabiber(bol kullanın)-kırmızı biber
Yapılışı:


  • Öncelikle dolmasını yapacağımız malzemelerin içi oyulur. Kabak oyulduktan sonra içi tuz ve karabiber karışımından dökülür. Küçük patlıcanlar henüz çıkmadığından benim patlıcan dolmam yok ama siz patlıcan oyduğunuzda acısının çıkması için suda bekletin biraz. Domates oyarsanız içini sadece tuzlamanız yeterli. Kabak ve patlıcanın oyarken baş kısımlarını keselim ve onları daha sonra kapak olarak kullanacağız. Biberlerin de aynı şekilde.

  • İçini hazırlarken ise; tüm sebzeler çok ince bir şekilde doğranır. Henüz pirinci katmadan tüm malzemeler kıyma ile yoğrulur. En son pirinç yıkanarak eklenir. Ben ölçüleri göz kararı verdim fakat bu karışımın olması gereken hali; sebze ve pirinç neredeyse eşit olacak şekilde olmalı.

  • Sebzeleri dolduralım ve kendi parçaları ile ağız kısımlarını kapatalım. Resimdeki kabakta da bunu görebilirsiniz.

  • Tencereye sırası ile patlıcan, kabak, biberler, yaprak sarması, domates olacak şekilde dizilir. Benim patlıcan ve domates dolmam yok. Genel bilgi olması açısından yazdım.

  • Üzerine dolma taşı konur eğer yoksa bir kaç tane tabak konabilir. Ve üzerini iki parmak geçecek kadar kaynamış su konur. Suyuna tuz atılır, pişmeye bırakılır.

  • Pişerken de su kaynayınca ocağı kısıp, tencerenin kapağını ise yarım açmalısınız. Dolmalar çok hızlı kaynarsa içleri çıkmasın diye bu önlemler.

  • Altını kapatmadan önce suyuna limontuzu ilave edilir ve 10 dk. kadar daha pişirilir.

  • En son tüpü kapatıpsuyunu süzdürerek geniş bir tepsiye aktarın. Oradan da servis tabaklarına alın. Bu işlem altını kapattıktan hemen sonra yapılır genelde. Yoksa hamur gibi olur der annem.


Mutlu ve huzurlu bir hafta geçirmeniz dileği ile. Sevgiler.


Cuma, Haziran 08, 2007

Çilekli Kek ve Bir Modelleme

Tam bir yaz pastası oldu. Ben bir yerlerde bu şekilde bir resim görmüştüm ve aynı görüntüyü elde etmek için kendimce de uyarladım. Resimdekine pek benzemese de fena sayılmaz.

Siz de sürekli yaptığınız ve beğendiğiniz bir pandispanya ile bu pastayı deneyebilirsiz. Benim denediğim tarif(yarısını denedim):
  • 4 yumurta
  • 4 yemek kaşığı sıcak su
  • 130-150 gr şeker
  • 100 gr un
  • 100 gr nişasta
  • 1 pk. vanilya
  • 2 tatlı kaşığı kabartma tozu

Yumurtaları sıcak su ile 3-4 dakika çırptım, şekeri vanilyayı ilave ettim. Geri kalanını da karıştırıp eleyerek yumurta ile mikserin en düşük devrinde karıştırdım.

18 lik çemberimi yağlamadan pandispanyamı pişirdim. Çemberimi bir daha yağlamadan kek pişirmeyi düşünüyorum. Çok güzel kabardı.

Arkasından yarım kutu krema ile 100 gr. bitter çikolatayı erittim ve kek üzerine sıvadım. (Bunun yarısı yeterli geldi)

Krem şantiyi çırptım ve içine minik minik doğradığım çilekleri atarak karıştırdım.

En üst tabaka da çikolatalı olacaktı ama krema ile ilgili bir sorun yaşadım. Hemen kalan yarım kutu pasta kremasını çırptım. Çikolatalı olsa daha güzel olacaktı ama bu defalık böyle oldu.
Tadını tahmin etmek hiç zor değildir eminim. Oldukça güzel bir pasta oldu.

Gelin ve damadıma gelince; gelinin biraz rejime girmesi gerektiği gözlerden kaçmıyor. Fakat damadımız da çok genç görünmüyor sanki değil mi? Ama Allah var efendi çocuk. Gelin biraz uçuk kaçık mı desem, ne desem bir havailik var üzerinde. Kendini beğenmiş bir sarışın sanki. Sonuç olarak ise ikisi de mutlu. Hallerinden memnunlar. Gariplerin evi benim mutfağımın bir köşesi oldu ne yapalım ileride ev bark da kurarız onlara.

Ebru Kaçmaz'ın modelleme hamuru ile yaptım yine. Kitresi bu defa az olmuştu ve iyi bir hamur elde edemedim.

Ebru hanımın modelleme hamuru tarifi:

  • 1 yemek kaşığı glikoz
  • 1 yemek kaşığı toz kitre
  • 3 yemek kaşığı sıcak su
  • 1 yemek kaşığı limon suyu
  • 450-500 ge pudra şekeri

Glikozu su ile eritip, kitre ve limon suyunu ekliyorum. Arkasından bir kaba şeker hamurunu elekten geçirerek yarınısı alıyorum ve sıvı karışım ile karıştırıp yeteri kadar şeker ilavesi ile yumuşak bir hamur elde ediyorum.

Modelleme yapmak gerçekten çok zevkli. Benim için rahatlama seansları diyebilirim. Daha fazla zamanım olsaydı diye içlenerek yaptım modellerimi. İki saat nasıl geçti anlamadım.

En kısa zamanda toplu çalışma planımız var. Eh artık üç kişiyiz. İrem, Naile ve ben. İrem'in blog çalışmaları başladı. Yakında sizi tanıştıracağım.

Güzel bir hafta sonu geçirmeniz dileği ile. Sevgiler.

Pazartesi, Haziran 04, 2007

DDD-7 Sayıların Yazılışı

Yapboz tahtası halindeki eğitim sistemimizin sonucu olarak, tam öğrenemediğimiz anadil eğitimi ve yabancı dil eğitimi arasında gidip geliyoruz bir çoğumuz. Bunun yanında unuttuğumuz ya da çok az dikkat ettiğimiz; noktalama işaretlerinin nerede kullanılacağı, eklerin ve edatların hangi durumlarda kelimeden ayrı ya da bitişik yazılacağı, büyük harflerin nerede kullanılacağı gibi bir çok dil bilgisi kuralı bilmece gibi durur karşımızda. Dilimizin kurallarını öğrenmek ve öğretmek, yabancı kökenli kelimeleri kullanmada duyarlı olmak ise; diline yabancı çocuklar yetiştirmemek ve çocuklarımıza bırakacağımız dil mirası adına atılacak en büyük adımdır şüphesiz. Bu nedenledir ki; onların ne yediğine dikkat ettiğimiz kadar ne konuştuğuna da dikkat edersek yarınları için en önemli yatırımı yapmış olacağımızı düşünüyorum.

İşimin ağırlıklı kısmı sayılar olunca "Sayıların Yazılışı" konusunu hazırlamak istedim. Sayıların ne zaman yazı ne zaman rakam ile yazılacağı konusunda uygulamada bazı kurallar vardır.

1. Küçük sayılar, yüz ile bin sayıları ve daha çok edebi karakter taşıyan metinlerde sayılar yazıyla gösterilir.
  • Güzelliğin on para etmez. Bu bendeki aşk olmasa.
  • Ağabeyinden dört yaş küçüktü.
  • Yüz yıllık binalar yıkılıp, yerine gökdelenler yapılıyor.
  • Yaş otuz beş, yolun yarısı eder.

2. Büyük sayılar, saat,para tutarı, ölçü, istatistik verilerine ilişkin sayılar daha çok rakamla gösterilir.

  • Çanakkale Savaşları'nda 250.000 civarında şehit verdik.
  • 30 kiloluk bir sandığı,taşıdı.

Saat ve dakikalar metin içinde yazıyla da yazılabilir: saat dokuzu beş geçe, saat yediye çeyrek kala, saat sekizi on dakika üç saniye geçe, mesela saat onda.

3. Yazıyla yazılan sayıların her rakamı ve basamağı gösteren her sözcük ayrı yazılır.

  • Çocuk on bir yaşındaymış.
  • Kırk iki bin kişi depremde kaybedilmiş.

4. Banka ve benzer kurumlardaki işlemlerde güvenlik gerekçesiyle,bütün sayılar yazıyla ve bitişik yazılır.(Bilhassa çek,senet gibi menkul kıymetlerde)

  • "Yalnızyüzellidörtbinliradır"
  • "Yalnızikimilyonyirmibeşbinyüzliradır"

5. Romen rakamları ancak yüzyıllarda, hükümdar adlarında, tarihlerde ayların yazılışında, kitap ve dergi ciltlerinde, kitapların asıl bölümlerinden önceki sayfaların nu­maralandırılmasında kullanılabilir.(Yüzyıllar, cilt ve aylar rakamla da yazılabilir.)

  • Atatürk, XIX. yüzyılın son çeyreğinde doğdu.
  • 24.V.2007 günü saat 14.30 da Topkapı Müzesi'ne gideceğiz.
  • XX. yüzyıl
  • III. Selim
  • XIV. Louis
  • I. Cilt

6. Beş ve beşten çok rakamlı sayılar sondan sayılmak üzere üçlü gruplara ayrılarak yazılır ve araya nokta konur.

  • 326.197
  • 49.750.812

7. Sayılarda kesirler virgülle ayrılır.

  • 2,20 ( 2 tam yüzde 20)
  • 3,5 ( 3 tam onda 5)

8. Rakamlarla yazılan sayılardan sonra gelen ekler kesme işareti ile ayrılır.

  • 23 Nisan 1920' de TBMM açıldı.
  • 7'den 77'ye...

9. Sıra sayıları yazıyla ve rakamla gösterilebilir. Rakamla gösteril­mesi durumunda ya rakamdan sonra bir nokta konur ya da rakamdan sonra kesme işareti konularak derece gösteren ek yazılır.

  • 15.
  • XX.
  • 5'inci
  • 6'ncı

Sıra sayıları ekle gösterildiğinde rakamdan sonra sa­dece kesme işareti ve ek yazılır; ayrıca nokta konmaz: 8.'inci değil 8'inci, 2.'nci değil 2'nci.

10. Çok sıfırlı sayılarda, ana sayıdan sonraki basamaklar yazı ile yazılabilir.

  • 2 milyar
  • 45 trilyon
11. Üleştirme sayıları rakamla değil yazıyla belirtilir.
  • 2'şer değil ikişer,
  • 9'ar değil dokuzar,
  • 100’er değil yüzer.

12. Notayı niteleyen sayılar ayrı yazılır: on altılık.

13. Oyun adlarını niteleyen sayılar bitişik yazılır: altmışaltı.

Kaynak:
TDK Yazım Kılavuzu
Dilbilgisi (Tahir Nejat Gencan)
Türkçe, Dilbilgisi, Dil Yeteneği (Hasan Şimşek)
Türkçe (Fen Bilimleri Yayınları)

Dilimiz bu kadar hızlı değişime uğradığını görmek beni, torunlarımla aynı dili konuşamayacağım düşüncesi ile telaşlandırıyor. Birer ebeveyn, kardeş, amca, dayı, teyze, hala, kuzen, komşu olarak çevremizdekileri bu yönde bilinçlendirirsek dil grubumuzda büyük bir halka olabiliriz.

Aydınlık yarınlar Tükçe'mizin olsun.

İyi haftalar.

Perşembe, Mayıs 31, 2007

Güveçte Bamya

Ahmet ustaya (iş yerinde ustabaşımız) güveç tabakları aldığımı söylediğimde "içinde kemik yakalım" dedi. İlk defa duymanın şaşkınlığı ile bakakaldım. Burada lokantalar yemeklerin lezzetini artırmak için güveçlerin içerisine ilikli kemik koyup, akşamdan sabaha kadar odun fırınlarının içinde bekletiyorlarmış.

Odun fırınlarında akşama kadar ekmek pişirip de içinde kalan ateş ile fırının ağzını kapatarak sabaha kadar beklediğinde kemikler erimiş oluyor.

Benim tabaklarım fırından geldiğinde heralde fazla yandı bu halde kullanılmaz diye düşünmüştüm ki Ahmet usta olması gerekenin bu olduğunu söyledi. Suda bekleterek bir güzel yıkadım. Ama şu kenardaki isler gitmedi. Çok fazla kazımamak da gerekmiş tabağı. Yani ben temizlemek adına tabağın topraklarını çıkaracaktım neredeyse. Diğer tabak temiz görünüyor fakat görmeniz için bu tabağın resmini çekmeye karar verdim.

Siz güveçlerinizi böyle bir işlemden geçiriyor musunuz bilmiyorum ama burada bilinen bir şeymiş bu. Bir komşum içinde ve dışında kuyruk yağ eritmiş. Ne kötü kokuyordur şimdi o değil mi? :)) Bunu kendisi de söyledi. Kullanamıyormuş, hep kokuyormuş. Neyseki Ahmet usta bana yağ ile fırınlamayı teklif etmemişti.

Aynı zamanda bu işlem sayasinde güveç içine detarjan kokusu da çekmiyormuş.

Evet şimdi yemeğimi nasıl yaptığıma gelebilirim;

Bu tür yemeklerde ölçü veremiyorum sizin damak tadınıza bırakıyorum arkadaşlar. Ölçü versen iyi olur derseniz bir sonraki denemede not alırım.

  • İlk işim her zaman kuşbaşı etin haşlanması için düdüklü tencereye eti koymak olur.
  • Kuru domatesleri sıcak su ile yıkadım ve sıcak su içerisinde beklettim.
  • İpe dizilerek kurutulmuş bamyaları sıcak su içerisine alıp bir kaç taşım kaynattım. Soğuk sudan geçirdim ve süzek içinde suyunu süzdürdüm. İplerinden çıkardım.
  • Et haşlanınca tabakların zeminine sırası ile etleri , bamyayı, doğradığım kuru domatesleri, yeşil biberi, sarımsağı(bol), en üste de taze domatesi koydum.
  • Tuzunu, kırmızı biberi, karabiberi, nar ekşisini(bol), çok az limonu üzerine gezdirdim.
  • Et suyu ve çok az salçayı karıştırdım ve tabakların yarısına kadar bu karışımdan koydum.
  • Üzerini folyo ile kapattım. Ve 160 derecede 1 saat kadar pişirdim.

Bir çoğumuzun bamya ile arası yoktur. Ben de annemin yaptığını severek yerim. Bamyanın salyalanmaması için bazı püf noktalar var tabi. Mesela "baş kısmı derin kesinmemeli, limonunu önceden atmalı ve çok karıştırmamalı" der annem.

Güveç bamya ise çok daha farklı bir lezzet oldu. Bamyalar yemeğin tüm lezzetini içine çekmişti. Nar ekşisi ve sarımsak aroması yoğundu. Kuru domates özellikle bu tür yemeklere çok yakışıyor.

Denemenizi tavsiye ederim gönül rahatlığı ile. Mutlu bir hafta sonu geçirmeniz dileği ile. Sevgiler.

Pazartesi, Mayıs 28, 2007

Sarımsak Kebabı

Sarımsak kebabını bir Antepli olarak ilk defa gördüm ve yedim. Yöresel bir kebap çeşidimiz. Tarifini Antep yemek kültürü konusunda bilir kişi diyebileceğim Ahmet ustadan aldım. Daha önce tarifini verdiğim soğan kebabının sarımsaklı olanı sadece.

Fakat kuru sarımsak ile yapılmıyor. Şimdi tam mevsimi olan taze sarımsakların başları ile yapılıyor. Lütfen bunu atlamayın kuru sarımsağın keskin bir kokusu vardır bu nedenle kuru sarımsak ile yapılacağını zannetmiyorum.

Ağır olmadı mı diye aklınızda bir soru belirebilir; hayır olmadı. Öyle buram buram sarımsak kokan bir yemek değil. Yine de sarımsak ile arası iyi olmayanlara tavsiye etmiyorum. :)

Yerken ise sarımsakların bir tarafına çatal ile bastırmanız kabuklarının soyulması için yeterli oluyor. Çok acıkmışsanız işin bu kısımda sabrınız taşıp sinirlenebilirsiniz. :)

Malzemeler:
  • 750 gr. orta yağlı kıyma
  • 15-18 ad. taze sarımsak başı
  • Tuz-karabiber-su
  • Üzerine domates ve yeşil biber.
Nasıl yaptığıma gelince;
  • Taze sarımsakların baş kısımlarını kesip, tepelerini sivri bir bıçak ile oydum. Tek kat kalacak şekilde en dış kabuğunu temizledim.

  • Orta yağlı kıymayı tuz ve karabiber ile iyice yoğurdum.

  • Sarımsakları ikiye bölmeseniz de olur ama aldığım sarımsaklar çok büyük olduğundan ben bu şekilde yaptım. Bir sarımsak bir et köfte olacak şekilde tepsiye dizdim.

  • Üzerine tuz ve karabiber atıp, tepsinin zeminini çok ince bir tabaka kaplayacak kadar su ilave ettim. Üzerine domates ve biber arzunuza kalmış.

  • Pişirme işlemine gelince; hepinizin malumu semt fırınlarında pişti. Evde ise tepsiyi folya ile kapatıp pişirdikten sonra, ızgara ayarında üzeri açık bir şekilde kızara kadar pişirebilirsiniz.
Pide ekmek ile güzel bir ikili oldu sarımsak kebabı.

İyi haftalar diliyorum. Sevgilerimle.

Çarşamba, Mayıs 23, 2007

Amonyaklı Pasta Denemeleri


Amonyaklı pasta hamurunun tarifini bu işlerde profosyonel olduğunu düşündüğüm ve idolüm Zinnur hanımdan aldım.
Bisküvi ve kek arasında bir tad amonyaklı katlar. Şık görünümlü pastalar için ideal.
Nasıl yaptığıma gelince;
  • Hamuru Zinnur hanımın tarifine sadık kalarak hazırladım.
  • Hamurdan küçük bezeler yaparak tek tek daire şeklinde açtım ve 18 cm lik çember ile keserek düzgün bir şekil vermiş oldum. Bu ölçüler ile üç tepside dört adet pişirerek on iki adet kek diskim oldu. Pişerken amonyak kokusu alıyorsunuz. Mutfağınız biraz kokuyor ama öyle kalıcı bir koku değil. Yerken ise kesinlikle koku olmuyor.
  • Ara katlara cream ole kullandım ve en üst kata krema ve çikolata eriterek kapladım. Zinnur hanım sıcak krema ile yaptığından sanırım ıslatmaya gerek duymamıştı. Ben soğuk krema ile yapacağımdan ısıttığım şekerli süt ile üzerinde kürdan ile delikler açarak ıslattım. Daha fazla ıslatabilirdim dedim ve bu denemedeki tecrübelerimi kalan disklerimle aşağıdaki pastayı yaparak kullandım.
İkram ettiğim komşum ev yapımı olduğuna inanmadı. Görüntü amatörce ama tadı dışarıdan almışsınız gibi güzeldi.
Bu katları biraz daha kalın açmışım o nedenle fazla beklettim sıcak şekerli süt içerisinde.
  • İlk kata vişne reçeli ile krem şanti kullandım.
  • İkinci kata, kivi ve krem şanti kullandım.
  • Üçüncü kata ise ilk pastadan arta kalan krema ile erittiğim çikolata ve fındık kullandım.
  • Sonra da şanti ile kapladım ve bu işlem için sabrımın yetersiz kaldığını düşündüğüm rendelenmiş çikolata ile süsledim. Frambuazları da dayanamayıp donmuş haldeyken süsledim ve eriyince de suyu akmış ve görüntüyü bozmuş. Deneyim diye yine kendimi teselli ettim.
Bu arada hafta sonumdan bahsedeyim biraz. Nur ablam bana cumartesi öğleden sonrası için kısır yapma sözü vermişti. Naileye bahsedince hadi sen de gel dedim ve kendimi bir kaç saat sonra Naile ile bahçemizde çaylarımızı yudumlarken buldum. Yine bana bıraktığı yorumlardan tanıdığım İrem de Antep'e gelmişti ve onu da aradım. Kırmadı beni sağolsun geç de olsa geldi. Ve çevremizdekilerin ne konuştuğumuzu anlamadığı pastacılık ve blog sohbetlere girdik.
Bu blogu görüştüğüm, mailleştiğim, msn de görüştüğüm güzel insanları bana getirdiği için çok seviyorum.
Son zamanlardaki iş yoğunluğum sebebi ile yorumlara geç cevap veriyorum, aynı zamanda takip ettiğim bloglara her gün uğrasam da öylesine yorum bırakamadığımdan bir şey yazamıyorum. Bir süre böyle devam edecek sanırım. Beni anlayışla karşılayacağınızı umut ediyorum.
Sağlıklı, huzurlu günler diliyorum.
Sevgilerimle.